Okumuş yazmış, istikamet üzere arkadaşlarımızın yazıyla ifade edilebilen görüşlerini paylaşabilecekleri bir platform kurmak fikri oldukça eski. Genellikle matbuatla giderilen bu ihtiyacın internetin yaygınlaşmasıyla birlikte elektronik ortamda karşılanması daha cazipti. Öyle de yaptık.
Uzun bir planlama evresinden sonra bir html editörü kullanarak her sayfayı ayrı ayrı yazmak suretiyle ve frame ağırlıklı düzenleme ile ilk fenafil oluştu. Zahmetli bir süreçti ama değmişti.
İlk hevesle internet ortamının cazibesini anlatmışız 08.05.2008 tarihli “COM.da CEM” başlıklı yazımızda. Diyoruz ki;
“Benim gibi yaşı kemale ermiş zevatın, gelişen teknolojik imkânlardan faydalanmak yerine, daha zor olsa da, en iyi bildiği eski usulleri yeğlemesi kuvvetle muhtemeldir. Bu yeğleme, yeniliğe karşı direnç değil, belki biraz ürkeklik, biraz başaramama korkusu, ama en fazla alışkanlık. Evvel zaman içinden beridir, yazarçizer arkadaşlarımızla dergi çıkarmak gibi birçok teferruatlı zorluğa katlanmamız veya bilgisayar ekranından okumak yerine yazıcıdan çıktı alıp kâğıttan okumamız boşa değil! Bu amatör sitede artık kimsenin kullanmadığı html kodlamasıyla çalışmamız da böyle izah edilebilir. Ama ne olursa olsun artık başka bir âleme ayak basmış bulunuyoruz. Âlem-i Sanal.
Cesediyle madde âleminde zühûr eyleyip, âlem içre âlemlerde bilmem hangi boyutlarda güzelliklerini yaşayan dostlarımızın, sanal âlemi; madde aleminin biçareliklerinden yazılı basına yeğleyeceklerini düşünüyoruz. Zira
- Artık tanıdık bir matbaacı ihtiyacımız kalmadı. Ne dizgi ne santimetrekaresi bilmem kaç kuruştan film. Zaten klişeleri daha eskiden bırakmıştık. Dost bilip sevdiklerimizden elaman da demeyeceğiz.
- Sayfa sıkışıklığımız yok. Destan destan döşenebiliriz.
- Defolu baskı, renk solukluğu nedeniyle kavga çıkmayacak.
- Baskı zamanında yetişsin diye kimsenin gönlünü hoş etmeyeceğiz.
- Basılmış dergileri taşımak için kimseyi aramayacağız. 2000 – 3000 derginin zarflanıp, pullanıp, yok Ankara’dakilere elden ulaştırılması, diğerlerine postalanması, abone toplama, reklam bulma, ağabeylerimizden destek bekleme, dağıtım firmalarından tanıdık arama gibi ameliyeler geride kaldı.
Hemen aklıma geliveren sıkıntılardı bunlar. Hele bir de bilişim âleminin yeni yetmeleri kadar olamasak da kör topal bir site inşa edip yayınını da başardık ki değmeyin keyfimize. İşletmede de bir sorun yok şükür. Artık çocuklar uyuduğunda günde bir saatlik mesaiyle veya gün arasında bir fırsat bulduğumda 15 dakikalık molada hallediyorum güncellemeleri. Maliyet neredeyse sıfır, finansman ihtiyacımız yok. Biz üretip kamuya sunduktan sonra, isterse kimse girmesin siteye, sayılar elimizde mi kalacak. Garip bir âlem burası. Aramak da kolay bulmak da. İlle birileri ulaşacaktır nasılsa bize. Ya hazır ya arayıp.”
“İlm-i fünûn, servet-i zaman, izzet-i ikrâmi, FenaFil’de cem oldu heman kalmadı gayr-i noksâni”