Demokrasi, seni kim icat etti ise…
Bu gidişle sen yanacaksın hem de ne yanma ama arada bende gümbürtüye gideceğim maalesef. Gün gelsin, sırf bana kötülük olsun diye bu mereti icat etmiş olan Atina’lı feylesofun ben hatırını sorarım…
“ Seni yakacaklar benim yerime
Seni Allah bile affetmeyecek “ (ali tekintüre)
Sual; hem dindar hem demokrat olunabilir mi? Bazıları hararetle tabii ki olur diyor.
Teorik tartışmalar seviye olarak yukarılarda değil nedense. Demokrasi adına ağzı olan konuşuyor. Bunu hadi anladık, sonuçta kulun vazettiği bir sistem. Kezalik, Din adına da aynen öyle, hatta Allah cc adına. Tamam bu mevzularda kimsenin rüçhan hakkı yok ve fakat iş işportaya da düşürülmemeli.
Bugün kıytırık bir firmada sözcü veya temsilci olmak deveye hendek atlatmaktan zordur. Tırışka bir iş için birisinin vekaletini almak, bir sürü yetenek ve masraf gerektirir. Lakin hâşâ Allah cc’ın sözcüsü / temsilcisi / vekili olmak, takdiri kişinin şahsına ait olmak üzere beleş bir haktır. Hatta arada çizmeyi aşıp vekil asil ilişkisini zedelemekte vakayı adiyedir.
Dilemmayı seyrediniz:
Eğer birine oy verirsem(onu seviyormuşum) bu dünya yetmezmiş gibi ötede de onu izleyecekmişim. Hadi diyelim oy kullanmadım; o dahi cıs, kötülerin ekmeğine bal sürermişim. Bu dünyada rezil olsam dert değil lakin ötede tehlike yamanmış. Anaa, desene sakata geldik! Bu ithamdan nasıl sıyrılacağız:
a) Ben narsist biriyim kimseyi sevmem binaenaleyh birine oy veriyorsam onu sevdiğim anlamına gelmez.
b) Oy vereceğim kişide kriterim; aklı noksan, dolayısıyla ötede ceza ehliyeti olmayanını arayıp bulacağım. Bu konuda kıtlık yok nasılsa, parti yönetimi ve adaylarda makul/normal birini bulmak zor zenaat. Yani ya ben deli olacağım ya da sıyırmış birine destek olacağım; pek sağlıklı gibi görünmese de başka çıkar yol gözükmüyor.
Bir defa piyasa karman çorman. Dinsizleri de dindarları da parça parça; herkese göre herkes hain ve kötü, bu arada kimin eli kimin cebinde belli değil. Al birini vur ötekine, bu da ayrı bir konu.
Neticede, Tarzan tehlikede; zira ki din karşıtı birilerini oylarsam cup diye gayya kuyusuna. Dindar olduğunu iddia eden ama sırtında batman batman günah taşıyanlara koltuk çıkarsam 8.000 DY (dünya yılı) yatarlı cehennem mahpusluğu. Aynı şekilde X değilde Y batman yüklüyü işaretlersemde akibet aynı. Kırk katır mı kırk satır mı? Buyur burdan yak! Kardeşim ben seçim meçim istemiyorum, kıçı kırık bir kaç siyaset esnafı muhterisle hiç işim olamaz: gölge etmeyin yeter!
Hoş karşı mahallede hava güllük gülistanlık mı hayır, iyi olan yanı yakaladıklarını tıkayacak bir cehennemcikleri yok.
Zaten bu demokrasi matah bir şey olsaydı nice nice büyüğümüz bize gelmeden keşfeder ve uygulardı.
Kapitalizm bu eski yunan oyununu parlattı parlattı ve bize dayattı. Bizde cezbeli cezbeli kurulduk terkine: bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete.
Efenim, önümüze zırt pırt seçim sandığı getiriyorlar. Bizi hafakanlar basıyor, kimi seçelim diye. Mühür sende, sen Süleymansın diyorlar. Yok baba ya. Onlar boş sözler, şaka şaka. Günün sonunda her halükarda cehennemi boylayacak biziz.
Adaylar arasından azıcık adil veya daha az çakal gözüken birini seçmek bu kadar çetrefilli mi, imkansız mı? Bu nobranlık neyin nesi?
Hülasa, Ya bizdeki demokrasi değil ya da bu soyka bize 5 numara büyük.
Bana ta’n eyleyen okuyucu, acele etme belki senin yüce partine oy vereceğim kim bilir?
“Seyreyle güzel Kudret-i Mevla neler eyler, canan canan
Allah’a sığın Adl-i Teâlâ neler eyler “(m.lütfi)
