Efsanesi güzel adam: Noel Baba

Efsanesi bile güzel adam: hayırhah ve faydalı insan Noel Baba.

Geçen hafta bir gece vakti Hanımla, mütevazi mahallemizde yürüyorduk. Baktım pek çok evin salon penceresi perdeleri açık ve dışarıya rengarenk Noel Ağacı ve Noel Baba süsleri/ışıkları süzülüyordu. Oysa Diyanet, iki haftadır vaaz ve hutbelerde, bu nevi kutlamaların dini açıdan tehlikeli olduğunu ilan etmişti. Bende “hocalarda millette bildiğini okuyor” demiştim ki Hanım “ o evler bizimkilerin değil yeni komşularımızındır” dedi. Evet bu gariban mahalle bile Alman, Rus vb yeni komşu ve yurttaşımızla dolmuştu ve onlarla, bizim asansör dahil, her yerde karşılaşıyordum. Marketlerimizde mağazalarımızda hatta seyyarda Noel ağacı ve Noel Baba kıyafetleri satılıyordu. Komşularımızı anlamak adına bende öteden beri ilgimi çekmeyen, cahili olduğum ve tabii ki alimi olamayacağım, Noel Babaya şöyle bir yan gözle baktım. Patara Krallığının Myra ( Demre) kasabasında yaşamış. Krallık falan laflarına hiç kulak asmayın, üç beş köyün ağası o zamanlar kendini kral ve tanrı Zeusun büyük oğlu ilan ediyormuş. Neyse…

Baktım ki Aya Nikola amca, fena bir adam değil. İnsanları – insanlığı soyup gasbeden acımasız ve katil kralların, prenslerin vede din baronlarının hüküm sürdüğü bir çağda ve beldede Piskoposluk gibi ekabire yakın bir makamda iken; başta çocuklar, engelliler ve kadınlar olmak üzere önceden tespit ettiği fakir fukaraya “ bir elin verdiğini diğer el görmesin” diye geceleri camdan bacadan yardım eli uzatmış. Sahip olduğu malı mülkü tasadduk, infak etmiş. İnsanlık adına aferin ona. Duası kabul edilen bir kul olduğu tevatür olduğuna göre, belli ki mümin bir ruhbandı ve umarım Hz. İsa’nın doğru yolunda imiştir, sapık kollarından değil. Efendisinin mevlit kandilinde ( christmast-doğuş bayramı) yardım yapması veya o günlerde yardımı artırması anlaşılır bir uygulama.

Aslında bu zat, insanların kendine karşı mahcup olmamaları için bilinmemek istemiş ve çokça da tedbir almış: uzun beyaz sakal, kırmızı elbise çizme vb. Ama Myra Asesbaşı Meraklıus Melahatis bu faaliyete uyuz olmuş: “Biz burda Bekçibaşıyız, kanun benim ama bir adem kanundan izin almadan, yasadışı yardım faaliyeti yapıyor bende onu elbet yakalarım” demiş. Ve şıppadak yakalayıp merkeze götürmüş. Çekmiş sakalını, çıkarmış kepini birde bakmış ki Aziz Peder! Özür dilemiş selam durmuş. Hazrette: dert etme evlat demiş, sen görevini yaptın lakin senden önemli bir ricam var, bu sırrımı sakın faş etme. O iş bende peder demiş Asesbaşı: vallaha da billahada iki gözüm önüme aksın, aha şu anda kendim dahi unuttum bu hali. Sözler/ yeminler vermiş vermesine ama cümle aleme ve çağlara yayılmış bu sır. Saklanamayan ve saklanamayacak bütün sırlar gibi.

Bende duydum bu dayının namını ve bir Noel/Yılbaşı döneminde andım kendisini kendimce,  ondan uzaklarda olan ve fakat takipçisi olduğunu iddia edenler gibi sapıkça ve çılgınca değil.

     

92246 Toplam Görüntüleme 24 Bugün

Ali Taşkın BALABAN

1958 yılında Eskişehir’de doğdu. Ankara Ü. S. B. F'ni bitirdi. Yurdun çeşitli yerlerinde memur olarak çalıştı. Antalyada ikamet etmektedir.. * Facebook Sayfamızı Beğenebilirsiniz: buradan abone olabilirsiniz ve yazılarımızı kolayca takip edebilirsiniz. * Yazıların üstündeki benim adımı tıkladığınızda benim tüm yazılarımı içeren 5 - 6 sayfalık menü açılır oradan istediğinizi tıklayarak okuyabilirsiniz. Yorumlar vasıtası ilede yüksek fikirlerinizi iletebilirsiniz. Lütfedip okuduğunuz için teşekkürler.

Bunları da sevebilirsiniz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir