Kudüs ve Havalisi veya Beşeriyetin Sürgit İmtihanı

 

Beni Yakup veya İsrailoğulları. Tarihin en eski milletlerinden biri. Gerçi genetik inceleme yapsak kanlarında Hz. Yakup’tan eser var mıdır bilemem. Ama Onlar, İsrailoğulları / yahudiler ismini kullanıyorlar.

Tarih boyunca, az bir zaman hariç her tür insan ve toplumlarca itilip- kakıldılar, gasp edildiler, öldürüldüler, talan edildiler zulmün ve mutsuzluğun daniskasını yaşadılar. Binlerce yıl. Dünyanın her bir yerine sürüldüler, kaçtılar, saklandılar. Bu açıdan en az Müslümanlarla menfi bakiyeleri var. Başlangıçta Peygamberimizle(sav), yaptıkları Medine Sözleşmesi hilafına, zararlı girişim ve davranışları sonucu Medine ve civarından sökülüp uzaklaştırıldılar. Başkaca da Müslümanlarla kayda değer olumsuz ilişkileri olmadı. Hatta Müslümanlardan hep iyilikler gördüler ta ki 20. yy.da Kudüs ve civarında toplanıp etraflarına zarar verinceye kadar.

Babil -Pers sürgünlerinde o çok meşhur maharetlerini sergileyip; şirinlikle ve iktidar sahiplerini etkileyerek yurtlarına dönebilmiş, mabetlerini yeniden inşa edebilmişlerdi. Ancak bu yeteneklerini Pagan Romalılara yutturamadılar. Şimdi Filistinlilere reva gördükleri gibi muameleye maruz kaldılar. Roma, sürmedi bile imha etti. 1,5 milyonu kuşatmalarda telef oldu, 100 bini idam edildi, kırım artıkları esir pazarlarında satıldı ve çok azı kaçabildi. Bölgeden tamamen silindiler. Mabet yakılıp yıkılıp taş üstünde taşı kalmadı. Arsasının tamamına kocaman bir Apollon tapınağı yapıldı ve yalnızca eskiden çevre isnat duvarı olan, Batı(Burak) Duvarı ayakta kaldı. O topraklar onlara yasaklandı. Peki Yahudiye, binlerce yıl süren bu hercümerçten hiç ders almış mı? Heyhat; zulümle, kinle âbat olunamayacağını öğrenememiş, bu da ayrı bir sosyolojik vakıa.

Romanın bu kini Hristiyan olduktan sonrada bitmedi; Hz. Ömer(ra), Kudüs’e girdiğinde Süleyman Mabeti’nin yeri çöplüktü. Hz. İsayı çarmıha gerdiklerine çok kızdıklarından onların hatırasına hürmetsizlik olsun diye. Dolayısıyla İsevilerin Mabet alanıyla ilgili talepleri hiç olmadı. Diğer yerlerle ilgilendiler bittabi.

Takriben 621 yılında inen İsra ( Beni İsrail) Suresi 1*. ayet gereği Müslümanlarda Kudüs ile irtibat ve iltisak eylemiş oldular. Bu hal tamamen Rabbimizin(cc), bir hikmeti yoksa İsra mevzuu Kabe’den başlayıp, aynı yerde, Süleyman Mabetine gitmeden bitebilirdi. Bizde bu 144 dönümlük toprakta, hak sahipliğine ve çekişmelere hiç dahil olmazdık.

*“ Kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescid-i Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz o, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.”

Kudüs üzerine 1300 yıl Hristiyanlarla Müslümanlar arasında amansız kutsal savaşlar yapıldı, her iki tarafta -kendilerince- milyonlarca şehit verdi, servetlerini buralara harcadılar. 1948 den sonra efsane geri dönerken yani Yahudiler siyonistler önderliğinde Kudüs civarına tekrar gelirken, Hristiyanların beynini dumura uğratıp, efsunlayıp döndüler; artık onların bu topraklarla ilgili hiçbir ajandaları, hesapları kalmadı. Değil dini hassasiyetleri ulusal dikkatleri bile uçtu. Şimdi varsa yoksa dertleri siyonistleri desteklemek.

Esasen çağımızda bütün dinlerin kan kaybettiği vakıadır, istatistikler böyle söylüyor. Toplumlar dini ve diyaneti kenara attıklarından artık din belirleyici değil. Dinsizlik revaç buluyor, sayısı ve etkinliği çoğalıyor. Oran olarak en çok Yahudi inancının nefer yitirdiği söyleniyor; her ne kadar onlar başka din takipçilerinin fesadı için şeytanla el ele yırtınsalar da. Malum onlarda din gayretiyle ulusal gayret iç içedir. Dinleri kıyımı öncelese de ulusal çıkarlar hep uzlaşma gerektirir. Böyle nostaljik fantastikliğin onların ulusal beka sorunlarını tahrik edeceği izahtan varestedir.

Diğer bir açıdan bakarsak: Yahudiler, güçlü siyonist önderlikle Filistin’e girerken garip, yoksul ve devletleri düzenleri bozulmuş bir halk kümesini, Filistinlileri buldular. Acilen gagalamaya başladılar; gariplerim daha modernleşip akidelerini bozamamışlardı, buda hasımlarının en büyük handikabı oldu. Yine de onları kedi fare oyunuyla yok etmeye çalışıyorlar, süreç çok uzayınca maalesef epeyce mesafe aldılar. Ama bu iş değil hakeza yol da değil.

Onlardaki güce tarihin hiçbir döneminde hiçbir kişi, millet, din sahip olamadı; putperest Roma ve Cengiz, Müslüman Emevi ve Osmanlı, topraklarında güneş batmayan Hristiyan İngilizler ve şu anki ABD bile.

Zalim olmak ve en zalim olmak
Ve artık ne İbrahim ne Yakup ve ne Musa var
Tersinden okunan Tevrat hükümleri
Karaya boyanmış Mezmurlar “ ( Sezai Karakoç)

Yahudiler ve önderleri siyonistler, dünyanın bütün kişilerinin, milletlerinin, şirketlerinin, organizasyonlarının beynini dolayısıyla imkan ve yeteneklerini ele geçirmiş durumdalar. Bir nev’i Tanrının Krallığını kurmuş vaziyetteler. Bu yüzden çekinmeden Kudüs ve civarında şımarıkça suç işleyebiliyorlar.

Bütün dünyanın gücünü ele geçirmişken keşke bunu haktan yana kullanabilselerdi. Özellikle insanlığın nabzının hep attığı ve atacağı Kenan illerinde. Üç din ve bunlardan çıkan yüzlerce bölüngü inançların hepsini asgari düzeyde de olsa tatmin edebilecek; azami haklılık paydasında adil ve kalıcı bir çözüme kavuşabilirdi dünyamız. Hala bu güç ve seçenek kaybolmuş değil.

Yahudiler ve önderleri siyonistler, umulur ki tarihin, talihin ve en önemlisi Rablerinin, kendilerine altın tepsiyle sunduğu bu imkanı ve fırsatı değerlendirirler, sonuna kadar ellerinin tersiyle itmezler.

Mamafih az sayıda bazı Yahudiler, kişisel olarak haktan yana tavırlar koyuyorlar ama çok anlamlı değil, zira mühür siyonistlerde.

Ve onlar dolu dizgin ataktalar, şunu kesin beklemek mümkün; onlara da tüm insanlığa da yazık olacak.

Gelsin Mehdiler, Mesihler, Deccaller ve hoş geldin – “Melhame-i Kübra “ ya da “ Armageddon “.

Ne yapalım, “el mi yaman bey mi yaman görürüz!” ayrıca ‘elle gelen düğün bayram bize’.

Veya Yüce Rabbimiz sürpriz yapacak, bütün kıyamet hazırlıklarını, süreçleri, çıkar hesaplarını akim kılıp; Sûru üfletecek. The End.

33453 Toplam Görüntüleme 18 Bugün

Ali Taşkın BALABAN

1958 yılında Eskişehir’de doğdu. Ankara Ü. S. B. F'ni bitirdi. Yurdun çeşitli yerlerinde memur olarak çalıştı. Antalyada ikamet etmektedir.. * Facebook Sayfamızı Beğenebilirsiniz: buradan abone olabilirsiniz ve yazılarımızı kolayca takip edebilirsiniz. * Yazıların üstündeki benim adımı tıkladığınızda benim tüm yazılarımı içeren 5 - 6 sayfalık menü açılır oradan istediğinizi tıklayarak okuyabilirsiniz. Yorumlar vasıtası ilede yüksek fikirlerinizi iletebilirsiniz. Lütfedip okuduğunuz için teşekkürler.

Bunları da sevebilirsiniz

Kudüs ve Havalisi veya Beşeriyetin Sürgit İmtihanı” için 3 yorum

  1. Akıcı ve anlaşılır bir dille güzel özetlemişsiniz, kaleminize, yüreğinize sağlık Sayın Valim. Hürmet ve muhabbetle.

  2. Tam da gününde yazılan harika tespitlerle mukim ve hem de sosyal ve tarihi vakalarda belgelenmiş harika bir makake…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir