Statik sayfa yapımıyla fenafil.com sitesinin yayımı devam ederken, yazıların güncelleme probleminin çözümünü aramaya da devam ediyorduk. Ehli vukuf bir kardeşimizin yazdığı bir kod ile sorun çözüldü ve yenileme butonunu kaldırdık. Bu vesileyle teknoloji ve insan ilişkisini irdeleyen bir yazı yayınladık.
02.06.2008 tarihli yazımız şöyle:
“TEKNOLOJİ İNSANI MELEK EDER
Allah’ın türlü çeşit mahlûkatı arasında sadece muhatap kabul edip kitap indirdiği insana cüzi irade verdiği bilinir. Cüzi olmakla birlikte işte bu iradeyle insan ya arş-ı alaya yükselir ya esfel-i safiline yani aşağıların aşağısına iner. Ne acayip bir mahlûktur bu insan.
Peki, şimdi nereden çıktı acayip mahlûk olan insanın teknolojiyle melekleşmesi diyeceksiniz. Şöyle ki:
Şu cüzi irade var ya. İşte onu devre dışı bırakıyorsunuz teknolojiyle. Nasıl bir kural koyduğunuzda, önce bu kuralın tüm insanlarca bilinmesini sağlıyorsunuz, daha sonra eğitim ve denetim dönemi geliyor. Daha sonra da ceza ödül sistemi işletiyorsunuz. Nedendir bunca zahmet? Cüzi irade sahibi insan her zaman kurallara uymak zorunda kalmayacaktır. Tercih şansı vardır ve bu tercihlerinin sonucuna katlanır. Teknoloji, bir işin iç gerekliliklerini tercih değil, zorunluluk haline getirebiliyor. Tüketicilerin kullanma kılavuzunu okumaması veya uymaması ihtimallerini devre dışı bırakıyor ki, sistem bozulmasın. Kullanımla ilgili tercih seçeneği kalmayan insanın o ürünü hiç kullanmaması veya kırıp dökmesi dışında yapabileceği bir şey yok. Bu durumun ne kadar insani olduğu tartışılır belki ama bir gün gelecek, herkes kırmızı ışıkta istese de istemese de duracak ve hız sınırını aşamayacak.
Sitemize dönersek; artık ziyaretçilerimizin değişiklikleri izlemek veya izlememek seçeneği kalmadı. Sen ki siteye geldin, değişiklikleri göreceksin. İlle de ben eskiye dönmek istiyorum diyen mürteciler, her geldiklerinde sayfadan bir çıktı alıp saklamak zorunda kalacaklar.
İrade insanın diğer mahlûkattan ayrılan başlıca özelliği ise insan; tercih seçeneği kalktıkça ve gerekenleri zahmetsizce hazır biçimde buldukça, kendini diğer insani vasıflarını geliştirmeye vakfedecektir. Bu varsayım gerçekleşmezse, tercih şansı olmayan iradesiz mahlûkata benzeyecektir ki, dilimiz dönmediğinden diğerlerini zikretmiyoruz ama insan hep meleğe de dönüşmeyecektir. Dedik ya, bir yanımız arş-ı ala, öte yanda esfel-i safilin.”