PÜSKÜLLÜ BELA: DEĞİŞİM

Değişmek zordur. İnsan alışılmışın güvenirliğinden dışarı çıkmak istemez. Çünkü her yenilik bir belirsizlik doğurur. Belirsizlik ise insanda kaygıya yol açar. İnsan kaygıdan kaçar hep emin olmak ister.
Değişme olmadan gelişme olmaz. Ancak her değişim gelişmeyi doğurmaz. Eğer zeminimiz sağlam değilse değişmek için sıçradığımızda daha aşağı düşebiliriz.
Osmanlı döneminde sarık kullanılırken II. Mahmut’un fermanıyla fes imparatorluğun resmi şapkası olmuştur. Toplum bu duruma uzun süre direnmiştir. Fes giyenlere “dalkavuk” denmiştir. Toplum “fesliler ve sarıklılar” diye ikiye ayrılmış, II. Mahmut’a gavur padişah lakabı takılmıştır. O dönemlerde fesin kenarında püskül bulunması nedeniyle fese “püsküllü bela” denmiştir.
TBMM 25 Kasım 1925’te Şapka Kanununu çıkarıp ve fes benzeri başlıklar yasaklanınca bu kez şapkaya tepkiler büyümüş. Şapka kepinin secdeye engel olduğu gerekçesiyle şapka giyenleri kafirlikle suçlayanlar olmuş. Rivayete göre şapka devrimine karşı çıkmalar nedeniyle idam kararları verilmiş. K.Maraş’ta Maşallah isimli bir zat “Benim adım maşallah, şapka giymem inşallah” deyince idama mahkum olmuş.
Mevlana neyi dergaha sokunca büyük tepkiler almış. Dergaha çalgı soktun, dergahın kutsiyetini zaafa uğrattın diye. Sonra ney dergahta çalına çalına kutsal bir çalgıya dönmüş. Neyzen Tevfik neyi meyhane de ve halkın arasında çalmaya başlayınca bu kez de Neyzen Tevfik’e kutsal çalgıyı ayağa düşürdün diye tepkiler olmuş.
Toplum olarak değişim yaşarken kutuplaşıyoruz. Aklı selim üzerine konuşmayı, tartışmayı, müzakere etmeyi bilmiyoruz. Kavgayla yapılan değişimler toplumsal mutabakatla olmadığı için bir süre sonra tersine değişimler yaşanıyor böylelikle ilerleme yerine gerileme doğabiliyor.
Toplumsal yapıdaki sakatlıklar varlığını korurken üst yapıdaki değişimlere umut bağlamak ya da aşırı korku duymak bana çok anlamlı gelmiyor.
Ben bu ülkede hep şu soruların cevabını arıyorum:
1-Ezberci bir eğitim sistemimiz var. Kafası test, midesi tost dolu bir nesil yetişiyor. Üretken kafaya sahip sağlıklı ve erdemli bir nesil yetiştiremiyoruz. Böyle bir eğitimin sonucu bu ülkede büyük düşünür, mucit ve bilim adamı çıkmıyor. Eğitimi hep nicelik olarak görüyor nitelik olarak bakamıyoruz.
“PISA Araştırması’na katılan Türkiye, 2012 sonuçlarına göre öğrencilerin matematik, fen ve okuma-anlama beceri düzeyleri konusunda OECD ortalamalarının gerisinde, öğrencilerimiz anlama becerisinde dünyada 45. Sırada yer alıyor.”(3 Aralık Hürriyet Gazetesi)
Bu toplumda eğitim bir sorun olarak algılanıp çözüm için bir yekinme bir hareket var mı?
2-Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit “Adalete güven yüzde yetmişti şimdi yüzde otuza düştü” “Vatandaşlarımız yargıya geliyorlar. Ama güvenmemektedirler.” demiştir. (29 Nisan 2016 günlü gazetelerden)
Toplum olarak adaletin bu durumuna ne tepki verilmiştir? Hani “Adalet mülkün temeli” idi. Yani devlet adalet üzerinde duruyordu. Adalete güveni yüzde yüze çıkarmak için bu toplumun bir gayreti var mı? Bu ülke insanı gördüğü haksızlıklar karşı “Ankara’da hakimler var” diyebiliyor mu?
3- Diyanet işleri Eski Başkanı Ali Bardakoğlu 14/1/ 2015 tarihinde bir gazeteye verdiği beyanatta “”Türkiye’nin giderek dindarlaştığı tezi doğru değil. Şekil ve sembolleri ölçü alırsak, bolca kullanılan dini kelime ve kavramları ölçü alırsak ilk bakışta dindarlaşma artıyor zannederiz. Çok gerilere gittiğimizi söyleyebilirim” diyerek toplum olarak ahlaki çöküş yaşadığımıza dikkat çekmiştir.
Bu toplumda ahlaki çöküş bir endişe konusu olmuş mudur? Siyasi kurumlar tarafından da tartışmalarımız arasına girmiş midir?
4-16 Aralık 2016 tarihli gazetelere düşen haberlerde Türkiye’de Antidepresan kullanımının arttığı vurgulanmıştır. Haberin devamında “Tedavi için uzmanlara başvurmayanlar da dahil edildiğinde rakamın çok daha fazla olduğu tahmin ediliyor. Sağlık Bakanlığı’nın 2 Şubat 2015 tarihinde Türkiye’deki antidepresan ilaç kullanımıyla ilgili açıkladığı verilere göre Türkiye’de, her 10 kişiden 1’i antidepresan kullanıyor ve antidepresan kullanımında kadınlar erkekleri ikiye katlıyor” denilmiştir.
Demek ki bu ülkede insanların psikolojisi her geçen gün bozuluyor. Ruh sağlığı bozulan bir toplum nasıl sağlıklı karar verebilir? Peki ruh sağlığımız korumak bu toplumun meselesi haline gelmiş midir?Sağlık bu toplum için hem siyasi kurumların hem sivil toplum kuruluşlarının gündemine girmiş midir?
5-Türk-İş Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonunun verilerine göre Dört kişilik ailenin açlık sınırı 1.432 yoksulluk sınırı 4.665 TL dir. Bir kişinin geçim maliyeti 1.762 TL/Aydır. 2017 asgari ücret aylık net 1.404 TLdir.
Bu ülkede açlık sınırında yaşayan insanların trajedisi bu toplumun meselesi olmuş mudur?
Eğer meselelerimizin köküne inmeden üst düzey siyasi meseleleri tartışırsak sorunlarımız artarak devam edecektir. Bunun için kahin olmaya gerek yoktur.
İbibik yavrusu annesine, “Bu yuva çok kirlendi, bence başka yuvaya taşınalım” demiş. Anne ibibik, “Bizde bu kıç olduktan sonra yuva değiştirsek ne olacak yine aynı olur” demiş.
Kafalar değişmedikçe akibet değişmez.
Kahramanlar bularak akibetin değişeceğini sanıyoruz.
Galile “dünya yuvarlak” dediği için kutsal kitapların dediklerine aykırı şeyler söylediği için yargılanır, ölüme mahkûm edilir. Ancak, söylediklerini geri alırsa hayatı bağışlanacaktır. Galile “Dünya yuvarlık” sözünü geri alır ve hayatı bağışlanır. Durumu öğrencisi öğrendiğinde çok bozulur. “ Yazıklar olsun kahramanı olmayan topluma ” diye bağırır. Galile, “Asıl kahramanlara ihtiyaç duyan bir topluma yazıklar olsun” der.
Sebepler değişmedikçe sonuçlar değişmeyecektir. Diken battığı yerden çıkarılmalıdır. Yoksa yeni yaralar açılır.

2669 Toplam Görüntüleme 1 Bugün

Durdu GÜNEŞ

1962 Kahramanmaraş Elbistan doğumlu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. Kamuda sırasıyla Çevre Sağlığı Teknisyenliği, Ruhsat İşleri Şefliği, Sosyal bilgiler Öğretmenliği, Avukatlık, Hukuk Müşavirliği, I. Hukuk Müşavirliği, Genel Müdür yardımcılığı görevlerinde bulundu. Türk Hukuk Dergisi Genel Yayın Kurulu Başkanlığı, İdarecinin Sesi ile Hukuk ve Demokrasi Dergisi yayın kurulu üyeliği yaptı. Kişisel gelişim ve mizah ağırlıklı kitapları bulunmaktadır. Yazıları ve şiirleri çeşitli dergilerde yayınlanmaktadır.

Bunları da sevebilirsiniz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir