Dağ Aslanları Toroslar’da

18 mayıs 2008 tarihli yazımda:

“Hoş Bursa’dan gitsekte dağ aslanlarından geçmiş virüslerden kurtulamayacağım; dağ ve dağaslanlarına ilgimin hep odağında olacağı bir gerçeklik. Ama gözden ırak olma darbı meseli de boş değil.” demişim.

Nitekim gelişmeler öyle oldu ve kendimi haksız çıkartmadım. Ramazan Bayramını müteakip dağcılık faaliyetleri de hız kazandı.

Misal 16 Kasım Pazar yürüyüşü. Sabah Reis Mehmet Şahin önderliğinde Karaisalı da toplanıldı. Oradan temin edilen bir 4 çeker ile Hacıkırı üzerinden Kuşçular köyü su deposu yanına kadar gidildi. Buradan Belemedik’e gidilecek. Daha önceler hep yücelerden seyrettiğimiz mahale ulaşmak artık bir Kızılelma olmuştu grup için.

Bu arada grubumuzdan bahsedeyim; yaş ortalaması 40 civarı. Henüz tam kurumsallaşmış değil. Demokrasi gelişmekte: Reisin kuralları, rakipleri, haber alma elamanları, taraftarları yok. Çoğu aynı soyadı taşıyanların önemli bir sayıya ulaştığı bir birliktelik. 25 civarında bir sayı ile yürüyüşlerde 10 – 15 arası eleman sağlanabiliyor. Sağolsunlar bendenizi de hüsnü kabul buyurdular aralarına. Yani dağ aslanları virüsü dolaşımda. İstikamet hep Toroslar, genellikle güneyi, fırsat buldukça kuzeyine geçişler oluyor.

Belemedike 14 km.lik bir yürüyüşten sonra ulaştık. Pek çok dağcının, yürüyüşçünün, motorcunun ve doğa severin uğrak yeri olmuş bu güzel mekan.

Yerliler gelenlere kuşkuyla bakıyorlar. Doğrusu haklılar. Bazı kimseler dağcı, doğa sever vs ismini kullanıp kamp vaziyeti almaktaymış sonrada geceleri köstebekler misali araziyi eşelemektelermiş. Almanların sakladığı altın küplerini bulmak için. Bu kadar eblehlik nasıl olur diyor bir mukim; “Almanlar buralardan götürmek için geldiler gömmek için değil”. Hacım haklı. Adres tarif ederken “Kerhane Hanı” ndan bahsetti: belemediğin 2 km. doğusunda bir harabe. Tren hattında çalışan Müslüman işçilere 5 ayda bir izin verirlermiş. Mehmet ağa anasından emdiğinin burnundan geldiği müthiş çalışma sonrası hak ettiği 5 aylık maaşını kuşağının içine sarıp köyünün yoluna koyulmaktaymış. Daha yolun başında iken önü sıra peydahlanan cıbıldak avratlar tarafından sarılıyormuş. Ağam senin şalvar gevşemiş deyüp ve dahi şalvarla birlikte kuşak altındaki altınları da indiriyorlarmış. Böylece Mehmet ağa 5 dakikalık sefihlikle 5 aylık berbat çalışmayı takas etmekteymiş.

Şeytan az veriyormuş gibi yapıp nice çokları yutuyor. Zaten hep böyle değil mi şeytan sürekli aynı senaryoyu oynatmıyor mu biz idrak yoksunu biçarelere.

Bu meş’um han ve diğer alman yapılarından sadece bazı taş yığınları kalmış geriye. Birde bizim de zaman zaman kullandığımız ve artık bir patika haline gelmiş “Alaman yolu”.

Bizde Almanlar gibi Çakıt Çayı vadisini kullanarak geri dönüşümüzü gerçekleştirdik. Bu güzel ve vahşi vadinin yayla sever Çukurovalıların dikkatinden kaçmış olması ne iyi bir lütuf.

Akşam vadi, orman ve dağlar terk edilecek olmanın hüznünü yaşarken bizde geç kalmanın tatlı telaşı ile doluyduk.

Ve günün sözü filozofumuz Servet’ten; Ben mutlu olmak için hiç bu kadar zahmet çekmemiştim, doğrusu değdi!

1887 Toplam Görüntüleme 3 Bugün

Ali Taşkın BALABAN

1958 yılında Eskişehir’de doğdu. Ankara Ü. S. B. F'ni bitirdi. Yurdun çeşitli yerlerinde memur olarak çalıştı. Antalyada ikamet etmektedir.. * Facebook Sayfamızı Beğenebilirsiniz: buradan abone olabilirsiniz ve yazılarımızı kolayca takip edebilirsiniz. * Yazıların üstündeki benim adımı tıkladığınızda benim tüm yazılarımı içeren 5 - 6 sayfalık menü açılır oradan istediğinizi tıklayarak okuyabilirsiniz. Yorumlar vasıtası ilede yüksek fikirlerinizi iletebilirsiniz. Lütfedip okuduğunuz için teşekkürler.

Bunları da sevebilirsiniz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir