“ISSIZ ADAMIM CANIM BEN”

Issız insanlar dedim ya hani…

Ayırmadan…

Kadın erkek farkı gözetmeden…

Özü insandı çünkü…

Issız adam filmi esin vermişti yazarken… Ama ıssızlığı sadece erkeklere özgü tanımlamak haksızlık olurdu…

Herkes seyretti kendinden bir parça buldu filmden kadınıyla erkeğiyle…

Müziklerini sevdik…

Milletçe bir süre deli gibi 1970’lerin şarkılarıyla ruhlarımızı ısıttık… Ne kadar da özlediğimizi hissettik romantizmi… Aşkı… Sevgiyi… Özellikle kadınlarda daha yoğundu bu duygular…

Yüreği hala çalışan “insan” erkekler de bu duyguyu taşıdılar…

Özlemiştik bu güzellikleri… Hem yaşamımızda hem de sinema perdelerinde…

Özellikle biz kadınlar ki hala ben zaman zaman yapıyorum… Türkan Şoraylı, Filiz Akınlı, Kartal Tibetli, Ediz Hunlu filmleri seyretmeyi hatta gerçek olmayan aşk melodramlarına ağlama başarısını gösterebiliyorduk ya… Büyük bölümümüz bayıldık filme!

“Çok entel” bazı hemcinslerim, “çok entel” bazı karşı cinslerimiz oturup öyle bir eleştirdiler ki…

Sanırsın bize “teğet geçen” ekonomik krizin ülkeye yansımalarını tartışıyorlar…

Fikirlere saygı duysam da bu toptan kötü bakış açısının altında yatan, insanın içini ele veren nedenleri düşünmeden edemedim… Çocukluğuna dönmek lazım diye gülümseyerek geçiştirdim…

issis_adamim_canim_ben_02

Evet, sonuçta bir filmdi… Filmi film olarak da izlemek var…

Esinlenerek üzerine yorumlar getirmekte…

Öyle değil midir?

Bir kitapta okuduğumuz bir cümle, bir şarkının bir mısrası, bir şiirin dizesi bize çağrışımlar yapmaz mı?

Bir arkadaşıma(erkek arkadaş tabi ki) filmi izleyen bir arkadaşı(yine erkek modeli tabi!) öyle bir uyarıda bulunmuş ki; “Aman filmi izlemeye hangi kızla gittiğine dikkat et! Öyle bir film ki yanında “Cansever” otursa ona aşık olursun!”.

Gülümsedim bu yoruma… Çok etkilenmiş filmdeki aşk hikâyesinden ve aşkın hallerinden dedim… İyi niyetle arkadaşını uyarıyor… Dedim demesine de “Cansever”i anlamadım bu cümlenin içinde… Bir hinlik vardı durumda yani…

Saf saf ve pat diye sordum “Cansever” kim diye. Sonra ya ne yaptım ben dedim söz ağzımdan çıkınca… Herkesin bildiği biri galiba ama ben bilmiyorum ne ayıp diye…

Arabesk şarkılar söyleyen, “sesi görüntüsünün ötesinde gürül gürül çağlayan, görmeden dinlersen sesinden çok etkilenebileceğin” bir kadın şarkıcımızmış… Bu tırnak içindeki değerlendirmeler arkadaşımın bu konuda aktardığı ve benim buraya alabileceğim en kibar yorumlardı…

Bir anda içimden öfke kabardı… Ya siz erkekler ne kadar acımasızsınız ve ne kadar şekilcisiniz diye gürledim… Söylediğine söyleyeceğine pişman oldu ama geçmiş olsun beni tutabilene aşk olsun… Ne felsefi yorumlar…

Perişan ettim, -haklısın tamam canım- dedi… Yine de gözlerinde okuduğum; – sadece sen sus diye kabul ediyorum, sana böyle bir şeyin söylenmeyeceğini tahmin etmeliydim- ifadesiydi.

Neyse… Zaten konu bu değildi…

Film geldi geçti… Popülerliği, konuşulurluğu azaldı… Ben ıssız adam mıyım, ben ıssız kadın mıyım sorgulamaları geride kaldı… Herkes alacağını aldı yani.

Ama bir ıssız adam modeli zihinlere yerleşmiş bir kere… Hatta genlere işlemek üzere birileri müdahale etmezse…

Niye mi?

Bu filmden sonra erkeklerin önemli bir bölümü sevgililerine işlerine gelmediği bir durumda hiçbir açıklama yapmadan “Ne yapayım canım ıssız adamım ben galiba” diyip işin içinden sıyrılmaya çalışıyormuş… Issız adam deyince açıklama yapmaya gerek yok! Tüm Türkiye öğrendi nasılsa ıssız adamın ne anlama geldiğini.

O tanımlamanın Türkçesi biraz uzun; “işine gelirse”, “uğraşamam seninle”, “emek bana ters” “canın isterse” durumları biraz…

Bir de ilişki iyi gitmiyor bölümünde söylenenler var… Şimdi bu model arkadaşlar orada da şu cümleyi tarihe düşüyorlarmış tüm masum duruşlarıyla; “ Ya canım ben ilişki sürdüremiyorum galiba! Issızlık içime işlemiş!”

Bunun Türkçe meali ise; “Ya canım aslında ben kaçmak istiyorum… Bitirmek istiyorum bu ilişkiyi… Ama seni üzmek istemiyorum… Lütfen anla artık… Bitsin gitsin!”…

Şimdi sıkı durun daha gelişmiş modelleri ise “Issız adamım ben! Hiç kimseye bağlanamam! Özürlüyüm kabul ediyorum! Canım hadi baaaaaaaaaaay!” diyormuş…

Bu kadar olur ya.

Hadi ordan! Hadi ordan diyorum Erbakan Hoca’nın söylemiyle!

Bir filmden bir model yaratmak ve onu yaşama uygulamak! Çok yaratıcı dimi. Hiç yorulmadan, kendini sıkıntıya sokmadan bencilce anlatıveriyorsun her şeyi… Üstüne çok cümle kurmaya, melodram yaratacak durumlara girmeye gerek bile yok!

Bu arkadaşlara yeni moda deyimle erkeklerin “DANA MODELİ” diyorlar! Ya da erkeklerin “D HALİ”! Tabi ki bu değerlendirme kadınlara özgü bir değerlendirme…

Eeeee onların bazıları “Issız Adam” başrolünü duyarak oynayınca bizim kadınlar da hemen başka bir tanımlama yaratıvermişler bu modellere…

issis_adamim_canim_ben_03

Bu “Dana Model”lerin daha başka öyküleri de var! Onlar da başka yazıya artık.

Koptum bu modellere ama şapka da çıkardım valla!

Bir film karakteri ancak böyle işine geldiği gibi kullanılabilir ya.

Yozlaşmanın, duyarsızlığın, bencilliğin bu kadarına pes!

Şimdi zaten böyleydi durumlar! Kelimeler, cümleler değişmiş! Bir de modelin adı daha romantik olmuş!

Bu cümleleri sizden duyar gibiyim… Yeni değil bu durumlar diyorsunuz belki de…

Haklısınız!

Film bu modellerin kafasındaki formatı daha legal hale getirmiş, bu modellere isim vermiş galiba!…

Ne diyeyim yine de “yüreği çalışan” “Issız olmayan” insan erkeklerin etrafta çoğalmasını hep bizimle olmalarını diliyorum…

Aminnnnnnnnnnnn!

1658 Toplam Görüntüleme 1 Bugün

Nesrin SEVİMLİ

1968 tarihinde Isparta’da doğdu. 1989 yılında Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümünden mezun oldu. Basın ve Halkla İlişkiler Danışmanı olarak kamu ve özel sektörde deneyim kazandı. Halen “Sektörel Stratejik İletişim Danışmanlığı” yapan NeSS İletişim'in Genel Koordinatörü. “Canının istediği gibi” yazmayı seviyor ve keyif alacağınızı umuyor…

Bunları da sevebilirsiniz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir