Biz bu dünyaya güneş gibi herkese can vermek, tüm insanlığa yararlı olmak için gelmişiz.
Kalpleri kırık, dertlere düşmüş kimselere dost olmaya, onların gam ve kederlerini paylaşmaya gelmişiz.
Hor görülenleri, yerlerde sürünenleri, ayaklar altında ezilenleri, gül bahçelerine götürelim, onlara sevinçler, mutluluklar verelim diye gelmişiz.
Biz altın gibi sadece belli kişilerin sahip olabildiği değerlerden değiliz. Biz engin denizler, yeraltındaki sınırsız madenler gibiyiz, herkesin malıyız.
Biz şu evrenin bedenine canın ne olduğunu göstermek, gaflet ve sapıklık karanlığında kalmışları, Allah’ın sanatını, yaratma gücünü, kuvvet ve kudretini göremeyen gözleri aydınlatmak için gelmişiz.
Biz yeryüzü gibi yağma ve talan yurdu değiliz, gökyüzü gibi eminiz, hoşuz.
Biz söze sayıya sığmayız; bütün anlatılandan, söylenenlerden de daha üstünüz.
Biz gittik kalanlar sağ olsun!
Doğan önünde sonunda ölür.
Damdan bir taş atıldı mı, düşer.
Hırsı bırak kendini boş yere harcama!
Şu toprak altında çırak ta bir, usta da.
Kötü idiysek, geçtik gittik kötülüğümüzle!
İyi idiysek hayırla anın bizi!
Zamanın tek eri olsan bile,
Bir gün sen de, gidersin tek tek gidenler gibi.
Yok olmak istemiyorsan eğer, iyi şeylerden evladın olsun!
İyiliklerin bükülmüş ipliğidir kalan.
Bak birden bire bir dünya nasıl bozulur,
Nasıl atar bir başka dünyanın temelini.
GİRDİK SUSANLAR ARASINA YATTIK UYUDUK. NASIL OLSA ÇIĞLIĞIMIZ SINIRLARI AŞMIŞTI!
