DENETİMDE EROZYON

Küresel ısınma ile birlikte gündemin ilk sırasında yerini alan, önümüzdeki uzun yıllar boyunca belki de bizden sonra bir kaç neslin de yaşamsal önemdeki gündem maddesi, erozyon olacak.

Türkiye’ye toprağın öneminin algılanmasına önderlik eden isimlerden biri Hayrettin Karaca oldu. Ona eşlik eden sayısız gönüllü üniversite öğrencisi ile birlikte toprağa binlerce meşe tohumunun serpilmesini sağladı. Bu sayede, toplumun en azından eğitimli ve erozyon tehlikesinin farkında olan büyük kesimi, bir ağacın, küçük bir fidanın kıymetini öğrendi.

Erozyon yalnız toprakta değil elbette. Toplumsal değerler de erozyondan nasibi alıyor. Yolsuzluk, rüşvet, görevi suiistimal ya da adını ne koyarsanız. İnsanlar, uzunca bir süredir, “Benim memurum işini bilir” anlayışının kurduğu hakimiyetin farkındalar. Ama farkında olmak; sadece “o iyi değil bu defa buna oy verelim” demekle sınırlı kalıyor.

Peki, sonuç beklentilere yanıt veriyor mu? Büyük bir kesimin, “istedik ama yine olmadı” yakınması içinde olduğunun herkes farkında. Yani, “Bal tutan parmağını yalar” devrinin kapanmasının bir başka bahara kaldığı gün gibi ortada. Çoktan seçmeli dönemi kapandı gibi. Ona versem bir başka buna versen bir başka dertle karşılaşmaktan yoruldu insanlar.

Yoruldular ama soyulmaya da devam ediyorlar. Aşık Mahsuni’nin dediği gibi; “Yoksulun sırtından doyan doyana…”

Kafalarda da bir soru durmadan dönüp duruyor: Bu siyaset işi böyle de devletin hiç mi gücü yok.

Devlet dediğinizde, yıllarca milletin soyulmaması için yetişmiş denetim elemanları, bürokratları geliyor akla. Sayıları belki çok fazla değil ama işi verdiniz mi de sonuç almamanız mümkün olmayan insanlar. Tabi, Orhan Abi’nin dediği gibi “Hatasız Kul Olmaz” sözlerini de unutmamak gerekiyor.

İşte bu kadrolar, uzunca bir süredir özellikle de AKP döneminde, IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluş1arın da önerilerinin örtüşmesiyle birlikte zayıflatılmaya başlandı. Önce, Maliye müfettişleri kondu topun ağzına. Komediye varan olaylar tanık oldu, kamuoyu. Maliye Başmüfettişi Hazma Kaçar ile birlikte beş denetim elemanının, yetkilerinin dışında inceleme yaptıkları iddiası, yargıdan döndü ama kamuoyunun kafası karıştırıldı bir kere. Denetim elemanlarının devletin içinde gereksiz ayrıcalıklarla donatıldıkları görüşü, kafalara kazındı.

Denetimde yaratılan zafiyet bunlarla sınırlı değil. Gerçi yıllardır siyasi atamaların çöplüğü gibi kullanıldığı için zayıflatılan kurumlar da var. Buna rağmen onurlu, dürüst denetim elemanları tarafından yazılmış hatırı sayılır raporlar da yok değil. Onlar da siyasetin giyotini ile ortadan kaldırılıyor. Yüksek Denetleme Kurulu’nun KİT’ler hakkında yazılan raporları işleme bile konulmadan bir bir rafa kaldırılıyor.

Yolsuzlukların odağındaki devlet ihalelerinde inceleme koşula bağlanıyor. Resen incelemelere son veriliyor. Neden, Kamu İhlale Kurumu’nun yetersiz elemanla onca incelemeyi yapması mümkün değilmiş de ondan.

Bağımsız kurumlardaki denetim yetkisi, bürokratik işlemlere boğularak işlemez hale getiriliyor. Bunun son örneği ise Rekabet Kurumu’nda yaşanıyor. Özel firmaların kendi aralarında yaptıkları anlaşmalarla yarattıkları haksız rekabet incelemelerinin özelliği biliniyor. Denetim elemanları, Türkiye’nin her yöresinde ilgili firmalara ani ve habersiz baskınlarla yerinde inceleme yaparak, rekabeti ihlale eden bu gizli anlaşmaları ortaya çıkartıyor.

Halkın soyulmasının bir başka yolu olan bu ihlallerin ortaya çıkması da artık hayal olacak gibi görünüyor. Burada da ne kadar kasti bir durum var bilinmez ama denetim elemanlarının harcırahları bu baskınları yapamayacak kadar kısıtlanmış durumda. Kurul elemanların harcırahları devletin diğer elemanları ile eşitleniyor. Bir yandan Kurulun özerkliğine dokunuluyor bir yandan da denetim elemanlarının denetim yetkisine sınır getiriliyor.

Ne devletin içindeki ne özel sektördeki usulsüzlük yakalanabilir bu anlayışla.

956 Toplam Görüntüleme 1 Bugün

Hanife ŞENYÜZ

1961 yılında Yozgat’ta doğdu. 1982 yılında Gazi Ünversitesi Basın Yayın Yüksekokulu’ndan mezun oldu. Aynı yıl Akdeniz Haber Ajansı’nda gazetecilik yaşamına adım attı. Sırasıyla Dünya Gazetesi, Ekonomist Dergisi, Radikal Gazetesi ve Taraf Gazetesinde ekonomi muhabiri olarak çalıştı. Meslek yaşamına şimdilik nokta koydu, noktadan sonra başlayan cümlelerin daha keyifli kurulacağı umuduyla...

Bunları da sevebilirsiniz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir