100. YILINDAN İKİNCİ MEŞRUTİYETE BAKIŞ

Bu yazıyı nasıl yayınlayacağımı düşünürken bir ajans haberi imdadıma yetişti; Geçen hafta Kosova Meclisi’nin aldığı bir kararla 23 Nisan orada da bayram ilan edilmiş. Yıllar öncesinden de; Afganistan okulları için tercüme edilmiş alfabede “Atatürk 23 Nisanı Afgan çocuklarına armağan etti.” İfadesinin yeraldığını biliyoruz.(Kaynak kişi:Kudret Emiroğlu)

Anılarını kaleme alan bir diplomatımız kitabının girişinde mahlukatı dörde ayırır; insanlar, hayvanlar, bitkiler ve büyükelçiler. Ben bu dörtlü tasnife büyükelçilerin yerini köşe yazarlarının alması ve birinci sırada sayılması kaydıyla katılıyorum.

Şimdi rahat rahat kurallarımızı koyabilir ve yazımızı kemali afiyetle sürdürebiliriz.

Köşe yazarı tabir edilen zevatın kendine özgü tahlil tarzı vardır, mesela “Tarihte Bugün” ya da “Geçen sene bugün” yaklaşımları bu tarzlara örnek verilebilir. Bendenizin perspektifi ondalık sistemden esinlenmiş olup, lutfedip göz atarsanız, yazılarımızı okurken, 10, 20, 30 yıl gibi periyodlardan başlayıp yüz yıllara varan geriye dönüp bakmalara şahit olacaksınız.

Bu cümleden olarak, önümüzdeki Temmuz ayında 100. senei devriyesini idrak edeceğimiz İkinci Meşrutiyet Hareketi üzerine birkaç söz söylemek isterim.

Çocukluk yıllarımın en güzel anısı olan rahmetli dedemin dilinden düşmeyen “Hürriyet”i uzun zaman 1923 yılında ilan edilen olgu olarak algılamışımdır. Ancak, anılarla gerçeklerin örtüşmediğini farkedip konunun üzerine eğildiğimde, dedemin kuşağı için “Hürriyet”in 1923’te vuku bulan bir olay değil 33 yıl süren bir iktidarın değişimi olduğunu anladım. Orhan Veli’nin şiirindeki “Hürriyette gelin olacaktı” dizesindeki Hürriyet de İkinci Meşrutiyetten başka bir şey değildir.

Osmanlı tarihinin siyasal boyutuyla ilgilenenler şehzadeleri sadece tahtın potansiyel varisleri olarak görmezler, onların gözünde her şehzade farklı bir siyasal görüşün/hareketin başıdır. Cem Sultan’a karşı Bayezid’in, Mustafa’ya karşı Sarı Selim’in, V. Murad’a Abdülhamid’in tercih edilişini bir de böyle okusak. Geçenlerde Sn. Halil İnalcık’ın görüşlerinin de yer aldığı bir televizyon programında; Abdülhamit (tabii ki ikinci olanı) döneminin, Tanzimatçı aydının başarısızlığına halkın tepkisinin bir sonucu olduğu görüşü ortaya atılmıştı.

Tarih ve siyaset bilimine olan ilgimin beni getirdiği müteakip duraklardan birinde 23 Nisan’ı sorgulamışımdır; 23 Nisan neden bir “3. Meşrutiyet” değildir? 29 Ekim neden 23 Nisan’dan önemlidir? Bugün bir çocuk karnavalına dönüşen 23 Nisan aslında bir milletin çağdaş biçimde bir örgütlenme girişimi değil midir? 23 nisan 3. meşrutiyetse 29 Ekim de Meşrutiyetin sonudur zaten!

İkinci Meşrutiyet Hareketi, Hürriyet ve İtilaf ile İttihat ve Terakki’nin sonu gelmeyen mücadelelerine zemin hazırlamış, gün gelmiş koskoca imparatorluk tükenmiş, ancak bu mücadele sona ermemiştir.

İşte 23 Nisan, artık Anadolu’daki misyonunu tamamlamak üzere olan Osmanlı’nın son neslinin, önceki denemelerden çıkardığı derslerle ve bilinçle yola çıkmış, yeni bir zeminde, öyle bir düzen arayışıdır ki o kadar kaotik bir ortamda bile gerçekleştirilebilmiştir. İkinci Meşrutiyetle 23 Nisan arasında geçen 12 yılda sınırlar ve demografik yapı öylesine değişmiştir ki Türklerin zar zor yarısını teşkil edebildikleri bir meclisten tamamı Türklerden oluşan bir meclise geçilmiştir.

Bu yazıyı bir öneriyle bitirmek istiyorum. Her ülkenin bir “Ulusal Günü” vardır. Bizde de 23 Nisan; “çocuk bayramı” hüviyetinden, geleceğimiz olan çocuklarımızla kutladığımız “Milli Gün” kimliğine dönüştürülmelidir, hem de hemen! Yoksa Meclisin anlam ve önemini gelecek kuşaklara anlatmak giderek imkânsızlaşacaktır.

ikinci_mesrutiyete_bakis_02

1677 Toplam Görüntüleme 1 Bugün

Feyyaz ÖZER

1956 yılında Bolu’da doğdu. İlkokula Denizli’de başladı. Ankara Yenimahalle’de bitirdi. 1975’te Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne kaydoluncaya değin Ankara’nın muhtelif orta öğretim kurumlarında vakit geçirdi. Okey bilmez, futbol oynamaz. Bazen fotoğraf çeker. 1981’den bu yana kamu görevlisi. Bu vesile ile değişik ülkelerde bulundu.

Bunları da sevebilirsiniz

100. YILINDAN İKİNCİ MEŞRUTİYETE BAKIŞ” için bir yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir