Medyada kadın olmanın dayanılmaz ağırlığı

Medyada kadın olmanın dayanılmaz ağırlığı mı!

Fedakar, çilekeş …
Tecavüze uğrayan…
Taciz edilen…
Aldatılan…
Kurban…
Mağdur…
Cani…
Aldatan…
Kötü…
Dayağı hak eden…
Kışkırtan…
Otoriteye başkaldırdığı için hayatına son verilen…
Seksi…
Güzel…
Cazibeli…
Şık…
Bakımlı…
Arka sayfa güzeli…

Çok tanıdık kelimeler değil mi? Bir yerlerde okuduk… Bir yerlerde izledik… Bir yerlerde duyduk biz bu tanımlamaları.

Haberlerden, programlardan, reklamlardan, dizilerden zihinlerimize süzülen ve büyük bir doğallıkla, belki de hiç farkında olmadan kabullendiğimiz tanımlamalar…

Sadece ve sadece kadını anlatır… Sadece ve sadece kadını çağrıştırır…

Ve medyadaki kadın olgusunu, kadına bakış açısını…

Şiddete maruz kalan kadın!
Zavallı, korunmaya muhtaç kadın!
Cinsel obje olarak kadın!
İyi eş kadın! İyi anne kadın!
Kötü eş kadın! Kötü anne kadın!
Yuvasına sahip çıkan kadın! Yuva yıkan kadın!
Ahlaksız kadın!
Tüketen kadın!
Tükettiren kadın!
Canlı, sağlıklı, formda, doğal kadın!
İdeal kadın!

En fazla bu başlıklarda anlatılır kadın medyada…

Başarılı kadın öykülerinde özel yaşamlar, fiziksel görüntüler, kıyafetler başarıyı daha da cazip kılmaz mı? ‘’Kariyerde yaparım çocuk da’’ bakış açısıyla verilir bu duruşlar…

Kadın politikacı eğer bir de güzelse, değmeyin gazeteci arkadaşların keyfine! Saçı, başı, giyimi, yürüyüşü, duruşu, bakışı… Her biri ayrı yer bulur sayfalarda, ekranlarda …

Bir kadının savunma bakanı olması ise dünyanın her yerinde haberdir; çünkü erkek işine hamur bulaşmıştır! Hele bir de bu Savunma Bakanı Carmen Chacon hamile ise katmerlidir bu haberler…

Bu arada helal olsun İspanya’ya ve Zapateroya… Böyle başbakanları, böyle liderleri Allah her ülkeye nasip etsin… Sadece bir kadını hem de hamile bir kadını bakan yaptığı için değil tabi ki. Kabinesinin 17 üyesinin 9’unun kadın olduğunu da hemen hatırlatayım!

Sahi biz de genel de niye sadece ‘’Kadından Sorumlu’’ bakanlar kadın oluyor!!!!!!!……

Bir kadın başbakanın dekoltesi ise tartışmasız sayfaların en çarpıcı haberidir ve üzerinde günlerce yorum yapılandır…

Bir Başbakan dekolte giymeli mi giymemeli mi?

Giymeli diyorsanız bilmem kaça! Giymemeli diyorsanız bilmem kaça! Bu haber medyada yer bulmalı mı bulmamalı mı? Bulmalı diyorsanız…… Bulmamalı diyorsanız…. Mesajlarınızı bekliyoruz…

Daldık hemen renkli haberlere…Konumuza dönelim!

Medyada kadın diyorduk…

Medyada kadın algısı, medyanın kadına bakışı…

Medyada kadın erkeklere göre farklı temsil edilir. Evet doğru…Kadına biçilmiş rol modellerdir aslolan… Gerisi yalandır.

Medya… Medya… Ah bu medya? Demokrasilerin vazgeçilmezi, dördüncü kuvveti medya!
En çok eleştirilen, en çok günah keçisi ilan edilen medya!

Yine suçlu değil mi?

Burada, tam da burada çok suçlu!

Kadını klişeleşmiş bakış açısıyla yansıtmakta da tek suçlu medya işte!

Kadınlık onurunu, insanlık onurunu ayaklar altına alan da medya! Bu arada ayak demişken, bu medya ayaklardan mı başlardan mı oluşuyor acaba? Acaba ayaklarla başların çarpışması mı bu sonucu veriyor.
Hani nerede bu sorumlu, duyarlı medya anlayışı ya!

Medya bu işte!

Medyayı ‘’bütün kötülüklerin ‘anası’ ’’, ‘’duyarsız’’, ‘’cinsiyet ayrımcısı’’ ilan etmek gerçeklik mi yoksa kolaycı bir bakış açısı mı?

Çuvaldızı kendimize… İğneyi medyaya batırsak…

Erkek egemen toplum kadına annelik ve eşlik rolünü daha uygun görmez mi?
Toplumsal yaşamımızın her yerine bu erkek ideolojisi hakim değil midir?

Kadın korunmaya muhtaç olandır… Kadın tek başına yapamayandır…
Kadın okumak için bile özel izne ihtiyaç duyandır…Mücadele edendir…
Kadın güçsüz olandır…İkinci, üçüncü hatta dördüncü kadınlığı hak edendir…
Kadın hayat bilgisi kitaplarında, masallarda kendisine biçilmiş rolleri oğluna, kızına anlatandır…
Ekonomik özgürlüğü yoksa kendisine biçilen hayatı yaşayandır…
Kadın, çalışıyorsa bile biçilmiş rolleri daha önemli olandır…
Eviyle ilgilenmeyen! Kocasını,çocuğunu ihmal eden! -kimin bakış açısına göre değerlendirme yapılıyorsa tabi- çalışan, üreten başarılı kadın figürleri değil midir sadece erkekler tarafından değil kendi hemcinsleri tarafından da aforoz edilen, dışlanan…

‘’Kariyerde yapan çocuk da yapan kadın’’, ‘’evde, işte, yatakta başarılı kadın’’ alkışı gerçekten hak etmez mi!

Hatta uzun süre gündemi meşgul eden ‘’Üç Çocuk’’ projesinin baş aktörü olarak ülke nüfusuna üçlü katma değer yaratması istenmez mi kadından?

Yaptığı her işte ekstra ekstra katma değer yaratmalıdır ki kadın, takdiri hak etsin! Kadın önce insan olsun!

Medyanın editöryel kadrolarında kadınlar az! Erkeklerin yönettiği medyadan ne bekleyebiliriz ki…Dimi ama…

Daha çok kadın ve yönetici kadın gerekiyor bu dünyaya! Bütün kızlar toplansın! Ele geçirsinler şu medyayı…

Kurtarsınlar erkeklerden! Erkekleşmiş kadınlara dönüşmeden yapsınlar yalnız bu ulvi görevi!

Kadın çalışanlar medyayı ele geçirirse bu bakış açısı değişir mi sizce?

Bu bağlamda bir kadın başkan olunca TÜSİAD’ın erkeksi bakış açısı değişmiş midir örneğin?

Ha bir de acaba girişimci kadınlar çıksa…Seslerini, duyarlılıklarını yansıtabilmek için gazete, televizyon satın almak, kurmak istese… Bu da bu sorunu çözmeye yardımcı olur mu acaba? Bu kutsal amaç için devlet bankalarından uygun koşullarda kredi alabilirler mi?

Devlet büyüklerimiz bu konuda yardımcı olurlar mı acaba?

Kendilerine yandaş medya yaratsalar bu olumsuz, biçimlendirilmiş, klişeleşmiş bakış açılarını kırabilirler mi kadınlar? Kadından insana bir geçiş köprüsü kurabilirler mi? Kadınlık onurunu, insanlık onurunu kurtarabilirler mi?

Şu anda var olan medya, erkek egemen toplumun bir aynası mıdır acaba? Malumun ilanı mıdır? Arif’i tarif mi etmektedir?

Yoksa uzaydan gelenler mi çalışıyor acaba bu ‘’malum medya’’da? Bizim içimizden olmayan, bizimle aynı havayı teneffüs etmeyen, bizim insanlarımız olmayanlar mıdır bu sevgili medya mensupları…

Acaba sevgili dostlar, büyük düşünür Cem Yılmaz’ın dediği gibi ‘’Eğitim Şart’’ deyip işe anaokulundan, ilkokuldan mı başlasak acaba?

Hayat Bilgisi kitaplarımızdan çıkarsak kadına klişe rol model yükleyen bakış açısını… Çocuklarımıza anlattığımız masalları farklılaştırsak… Doğurduğumuz, büyüttüğümüz kızlarımıza, oğullarımıza önce insan bakışını yerleştirebilsek…

Medyada kadın olmanın, toplumda kadın olmanın ağırlığı böyle kırılabilir mi acaba?

Ne dersiniz?

1457 Toplam Görüntüleme 1 Bugün

Nesrin SEVİMLİ

1968 tarihinde Isparta’da doğdu. 1989 yılında Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümünden mezun oldu. Basın ve Halkla İlişkiler Danışmanı olarak kamu ve özel sektörde deneyim kazandı. Halen “Sektörel Stratejik İletişim Danışmanlığı” yapan NeSS İletişim'in Genel Koordinatörü. “Canının istediği gibi” yazmayı seviyor ve keyif alacağınızı umuyor…

Bunları da sevebilirsiniz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir