YÖNETİCİLİK VE NEŞELİ DÜŞÜNME SANATI

Yöneticilik personele işini sevdirerek yaptırma sanatıdır. Ancak işi sevdirebilmesi için yöneticinin öncelikle kendini sevdirmesi gerekir. Öğretmeni sevmeyen öğrencinin onun dersini de sevmediği gibi amirinden memnun olmayan bir memurun kendini verimli bir şekilde işine vermesi düşünülemez.

Bu bağlamda başarılı yönetici olmanın bir çok şartı bulunmakla birlikte önemli şartlarında biri de yöneticinin güler yüzlü olmasıdır.

Güler yüzlü yönetici, iletişime açık insani yönü ön planda olan yöneticidir. Bu nedenle personel üzerinde müşfik ve güvenilir bir izlenim bırakır.

Personel güler yüz karşısında önemsendiğini sevildiğini hissederek saygısı artar. İşe saygıyla yöneticiye saygı birbirini etkileyen iki unsurdur. Gülümsemenin getirdiği pozitif etki hem işe saygı hem işteki verim bakımından önemli yer tutar.

Güler yüzlü olmak insanın doğasında olabileceği gibi hayata bakışıyla ve eğitimle de geliştirilen bir özelliktir.
Önemli olan güler yüzlülüğün çehrenin doğal bir maskesi olması değil, beyinden gelen neşeli düşünmenin bir yansıması olmasıdır. Ancak o zaman karşıdaki insana pozitif enerji verebilir. Güvenin, sevginin ve iyimserliğin sebebi olabilir.

Beyinden gelmeyen sadece yüz kaslarında oluşan yada doğal bir maske gibi duran gülümseme “yılışık” bir ifadedir. Bu durum olumsuz duygulara da yol açabilir.

Beyinden gelen gülümsemenin niteliği de çok önemlidir. Olumlu ve neşeli düşünmenin doğal sonucu olan gülümsemeler muteberdir. Başkalarının kusuruna ve gereksiz gurura dayanan alaycı gülümsemeler kırıcı ve nahoştur.

Neşeli düşünme eğitime ve kültüre dayalı önemli bir meziyettir. Öğrenilebilen ve çaba gerektiren bir özelliktir. Bu nedenle yöneticinin neşeli düşünme sanatını öğrenmesi gerekir.

Okullar kişiye mesleki bilgiler verir. Ancak neşeli düşünmek gibi spesifik bir özellik kazanmak kişinin kendini geliştirmesine bağlıdır. Ve bu konudaki yöntemleri öğrenmesiyle mümkündür.

Neşeli düşünme konusunda birçok yöntem bulunabilir. Eğitim, psikoloji ve mizah alanın kesiştiği bir özel alandır bu. Ben kendimce geliştirdiğim beş yöntemden bahsetmek istiyorum.

1)İnsanın kendine dışardan bakması: Yazarın biri “Hayat yakından bakıldığında trajedi, uzaktan bakıldığında komedidir.” diyor. Yani hayata, hayatın aktörü gibi değil seyircisi gibi bakmak önemlidir. Geçmişte yaşadığımız kaygılı, korkulu bir anıyı daha sonra kahkahalarla anlatıp neşeleniyoruz. Çünkü onu yaşarken olayın aktörüyüz. Zaman geçtikten sonra seyircisi durumuna düşeriz ve artık olay ne kadar acı bile olsa ona gülebiliriz. Burada önemli olan olayı yaşarken bile olayın seyircisiymiş gibi insanın kendine bakabilmesidir. Mizahçılar, şovmenler kendilerine dışardan bakarak bir sıkıntıyı neşeye çevirebilirler. Diyelim ki bir mizahçı bir fıkra anlattı. Ama istediği gülmeyi sağlayamadı. Hemen kendine dışardan bakıp “Böyle bayat fıkra anlatılır mı aptal adam” diyerek fıkrasıyla alay ederek istediği tepkiyi elde edebilir. Ben bir yöneticinin de zaman zaman kendine dışardan bakarak sıkıntılı anları neşeye çevirebileceğini düşünüyorum. Bu aynı zamanda yöneticinin yerini yönünü belirlemesinde ve empatik davranmasında önemli bir adımdır.

2)İnsanın dışıyla içini etkilemesi: İnsanın içi dışını, dışı da içini etkiler. Biz genellikle içimizin dışımızı etkilemesini biliriz. Yani gamlı kederliysek bu yüzümüze yansır, bakışlarımıza yansır. Ya da neşeliysek gözlerimiz ışıl ışıldır. Oysa dış yapımızda içimizi etkiler. Yazarın biri “Neşeli olmak istiyorsanız neşeli görünün” der. Bu durum garibinize gidebilir. Ama hayatın birçok kesitinde dış yapının içyapımızı doğrudan etkilediğini bizzat yaşarız. Mesela sizi sarsan bir olayın etkisiyle gam keder içinde dolaşırken, çok sevdiğiniz bir arkadaşınızla karşılaştınız. Biraz zor olsa da hemen yedek bulunan tebessümünüz yüzünüzde parlamaya başladı. O tebessüm ve arakasından gelen bir iki hoş hatıranın yad edilmesiyle bir anda keder bulutlarının kaybolduğunu hissedersiniz. Neşeli görüntünüz içinize yansımıştır. Günlük hayatta bunun çok örneği vardır. Korkak biri cesurmuş gibi davranarak gerçekten korkusu cesarete dönüşür. Çünkü insan uzun süre rol yapamaz bir müddet sonra rolünün adamı olur.

Kılık kıyafetimiz düzgün olmasın kendi içimizde de pejmürdelik yaşarız. Hanımlar yeni elbise giydiklerinde, saçlarında yaptırdıklarında, makyaj yaptıklarında kendilerini rahat ve neşeli hissettiklerini itiraf etmektedirler.
Diğer yandan neşe neşenin, kederde kederin mayasını içinde taşır. Nasıl ki uyudukça uyuşur ve daha çok uyuyasınız gelir, hareketlendikçe enerjinin artar daha çok hareketlenirsiniz. Aynen öylede neşeli düşündükçe, neşeli düşünmenin yörüngesine daha çok girmek mümkün olur.

Yönetici dış görünüşündeki, düzgün kılık kıyafeti ve neşeli görüntüsüyle başarının anahtarını elde etmiş olur.

3)İnsanın yeri geldiğinde kendine de gülebilmesi: İnsan yeri geldiğinde kendi defolarına gülebilmelidir. İnsan hep kendini bilgili, kültürlü, güçlü, mükemmel göstermek ister. Oysa insan mükemmel değildir. Birçok zayıflıkları bünyesinde barındırır. İnsanın yeri geldiğinde kendi yanlışlarına da gülebilmesi hem kendini rahatlatır. Hem de diğer insanlara insani bir tarafını göstermiş olur. İnsanın kendine katı ve mükemmel bir rol biçmesi onu gergin yapar. Büyük adamlara, düşünürlerin hayatlarına yakından bakıldığında, onların kendi zaafları üzerine ne kadar alaycı olduklarını görürsünüz. Bu durum sıkıntıyı bertaraf eder, onu neşeye çevirir. Başkalarının size gülmeleri de bu şekilde engellenmiş en azından zararsız hale getirilmiş olur.

4)Zihne sürekli olumlu doneler yüklenmesi: İnsan beynine giren hiçbir donenin kaybolmadığını düşünüyorum. Bir şeyi unutmamız onu beynimizden sildiğimiz anlamına gelmez. Bilinçaltına depolarız onları. Hayatın olağan akışı içinde zaten bir çok beklemediğimiz olumsuz sürprizler vardır. Kötü deneyimler bizim hayata karamsar bakmamızı sağlar. İyimser ve neşeli olmak beynimizdeki hoş donelerin yoğunluğuna bağlı olarak gelişir. Bu nedenle beyne neşeli doneler yükleyip, olumsuz donelerin oranını azaltarak, hayata iyimser ve neşeli bakmamız mümkün olabilir.

Bu bağlamda insana iyimserlik veren kitapların okunması, filmlerin izlenmesi, hoşsohbet arkadaşların olması vb. neşeli düşünmenin altyapısını oluşturmada önemli yer tutar.

5) Mizah yeteneğinin geliştirilmesi: Mizah güldürme kadar düşündürme sanatıdır aynı zamanda. Hayata değişik pencereden bakmamızı sağlar. Zihnimize esneklik kazandırır. Hayatı ve olayları sorgulamamızda neşeli bir araçtır. Mizah yeteneği gelişmiş bir yönetici sorunlara çözüm bulmamada da yeteneklidir. Personeli motive etmeyi de iyi bilir. Bu nedenle mizah yeteneğinin geliştirilmesi önemlidir. Mizah yeteneğinin geliştirilmesinde mizah kitaplarının okunması, komedi filmlerinin izlenmesi, mizah kahramanlarının hayat öykülerinin okunması önemlidir.

Hem yönetenlerin hem yönetilenlerin neşeli olacağı bir iş hayatı diliyorum.

1454 Toplam Görüntüleme 1 Bugün

Durdu GÜNEŞ

1962 Kahramanmaraş Elbistan doğumlu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. Kamuda sırasıyla Çevre Sağlığı Teknisyenliği, Ruhsat İşleri Şefliği, Sosyal bilgiler Öğretmenliği, Avukatlık, Hukuk Müşavirliği, I. Hukuk Müşavirliği, Genel Müdür yardımcılığı görevlerinde bulundu. Türk Hukuk Dergisi Genel Yayın Kurulu Başkanlığı, İdarecinin Sesi ile Hukuk ve Demokrasi Dergisi yayın kurulu üyeliği yaptı. Kişisel gelişim ve mizah ağırlıklı kitapları bulunmaktadır. Yazıları ve şiirleri çeşitli dergilerde yayınlanmaktadır.

Bunları da sevebilirsiniz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir