SEBİL

Ebubekir Kurban’ın “Baba Adı: Âdem, Ana Adı: Havva ” isimli söyleşilerden oluşan kitabını okumuş, Diyarbakır’dan Ankara’ya gelmiş olan çoban Şehmus’la söyleşisi çok dikkatimi çekmişti. Şehmus Ankara’yı çok garip buluyor, “Bir avuç su alıyorsun, bir avuç para veriyorsun. Burada su Allah’ın değil” diyerek parası olmayan insanın susuz kalacağı kaygısını dile getiriyordu.

Eskiden sokaklarda sıkça görülen ve sokaktan geçenlere parasız su dağıtmak için hayrat olarak yaptırılan küçük yapıya sebil denmektedir. Karşılık beklemeden hayır için dağıtılan içme suyuna da sebil denir. Cami bitişiğinde ve külliyelerde içinde yer aldığı gibi tek başına da sebiller bulunmaktadır.

Benim hatırladığım Ankara Sıhhiye Köprüsünün altında bir hayrat vardı. Ama şimdi yerinde yeller esiyor. Ama Anadolu şehirlerinde Konya, Bolu gibi hala bu sebil çeşmelerin olduğu bilgisini aldım.

Sebil çeşmeleri ve hayrat yapma bizim medeniyetimizde önemli bir kültür sembolüdür. Bir an düşündüm eskiden sokaklarda çeşmeler olurdu. Gelip geçenler oradan su içerlerdi. Bazen sırf insanlara hizmet olsun diye seyyar olarak su dağıtanlar olurdu. Örneğin Elbistan’da Gürünlü Hacı Mehmet isminde kişi elinde testisi ile “hayrat” diye bağırarak su dağıtırdı. Mehmet Ayaz bir şiirinde: “Hacı Memet dizlemeyi çekerdi/Hayat hayat diye nara atardı/Yazın sıcağında su dağıtırdı/Hayat dağıtanlar gitti Elbistan. Biz bilmedik deli sandık onları/Şimdi arıyoruz geçen günleri/Bulamayız gayri öyle canları/O canların geldi gitti Elbistan” diye o günleri anlatır.

Sebil kültürü karşılıksız iyilik yapma anlayışına dayanır. Zaten iyiliğin tanımında “karşılıksızlık” vardır. Aksi takdirde alış veriş ya da çıkar takası söz konusu olur. Yunus Emre: “Cennet Cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç huri/İsteyene ver sen anı, bana seni gerek seni” diye yaratana seslenirken, karşılıksız sevgiyi yani gerçek aşkı ve gerçek insan olmayı anlatır.

Günümüzde kapitalist anlayış egemendir. Karşılık olmaksızın iyilik yapmak, erdemli olmak saf (budala anlamında) olmakla eş anlamlı hale gelmiştir. Menfaat merkezli düşünerek, mal mülk sahibi olmak, makam sahibi olmak akıllılık olarak itibar görmektedir.

Şimdiki nesil “sebil”i elektrikle çalışıp sıcak ve soğuk su için kullanılan, ticari bir meta olan ev aleti olarak bilir.

Sebil kültürü, karşılık beklemeksizin iyi olan, su gibi aziz insanların kültürüdür. İnsan merkezli medeniyet için bu kültür değerlerimizi yeni anlayışla inşa etmemiz gerek.

1937 Toplam Görüntüleme 1 Bugün

Durdu GÜNEŞ

1962 Kahramanmaraş Elbistan doğumlu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. Kamuda sırasıyla Çevre Sağlığı Teknisyenliği, Ruhsat İşleri Şefliği, Sosyal bilgiler Öğretmenliği, Avukatlık, Hukuk Müşavirliği, I. Hukuk Müşavirliği, Genel Müdür yardımcılığı görevlerinde bulundu. Türk Hukuk Dergisi Genel Yayın Kurulu Başkanlığı, İdarecinin Sesi ile Hukuk ve Demokrasi Dergisi yayın kurulu üyeliği yaptı. Kişisel gelişim ve mizah ağırlıklı kitapları bulunmaktadır. Yazıları ve şiirleri çeşitli dergilerde yayınlanmaktadır.

Bunları da sevebilirsiniz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir