YILANA MILANA GEREK YOK
Hukukun Temel Kavramları dersini veriyorum.
Derste hak, hukuk ve adalet kavramlarını açıklayıp sonra adaletin kaynağını anlatırken gözleri örtülü Adalet Tanrıçası Themis’teki sembollere dikkat çektim.
“Themis’in bir elinde kılıç bir elinde terazi vardır. Terazi, hakkı ve suçu hassas bir şekilde belirlemeyi, kılıç ise hakkı yerine getirmek ve suçluyu cezalandırmak için gücü temsil eder. Themis’in gözlerinin örtülü olmasının anlamı, adalet üzere karar verirken; kişisel etkilerden uzak, objektif ve tarafsız olmayı simgeler.
Themis’in ayağının altında bir yılan vardır. Yılan kötülüğün sembolüdür. Kötülük her zaman her dönemde vardır ama kontrol altında tutulması gerekir. Yılan, ayakla kanun arasında yer almıştır. Bu simge, kötülüğe karşı yaptırım uygularken keyfi değil, hukuka uygun davranılmasına işaret eder” dedim.
Derse ara verdim odaya geçerken, bir öğrenci yanıma yaklaştı. “Hocam, o tanrıçanın eline bir Kuran-ı Kerim vereceksin, o zaman yılana mılana hiç gerek kalmaz” dedi.
YÜZÜMÜZE TÜKÜRÜRDÜ
Yargıtay 13. Ceza Dairesi hâkimi ile 15 Ceza Dairesi hâkimi belediye otobüsünde yanyana oturmuş giderlerken, hal hatır sorduktan sonra “nasıl gidiyor işler?” deyince 13. Ceza Dairesi hâkimi “Ne yapalım hırsızlıkla uğraşıp duruyoruz” demiş. 15. Ceza Dairesi hâkimi de “Biz de dolandırıcılıkla uğraşıp duruyoruz” diye karşılık vermis.
Karşılarında outran yaşlı adam bu sözleri duyunca gayri ihtiyari çıkışmış, “Ayıp ayıp şu yaşta uğraştığınız işlere bakın, yazıklar olsun size!” demiş.
15. Ceza Dairesi hâkimi bir an için, ne söylendiğinin ve nasıl anlaşıldığının farkına varmış, sonra arkadaşına “İyi ki 14. Ceza Dairesinde değiliz. Adam yüzümüze bile tükürebilirdi.”demiş.
(Not: 14. Ceza Dairesi de; cinsel saldırı, cinsel taciz, çocukların cinsel istismarı gibi suçlara bakmaktadır. Uğraşmak; hem bir şeyi iş edinmek hem de birşeyle savaşmak, mücadele etmek anlamlarında kullanılır)
İPLİYORUM HÂKİM BEY
Bir ceza mahkemesi duruşmasında sanığın umursamaz tavrı, sorulara gelişi güzel cevaplar vermesi karşısında, hâkim yanındaki savcının kulağına eğilip “adam bizi hiç iplemiyor” diye fısıldamış.
Sanık hâkimin bu sözünü duymuş, “İpliyorum hâkim bey, ipliyorum!” diye seslenmiş.
İYİ Kİ TUTUKLADINIZ
Bir ceza mahkemesinde tutukluluğu devam eden sanık, duruşmada Başkana:
-Allah sizden razı olsun hâkim bey. İyi ki beni tutukladınız da namaza başlamama vesile oldunuz. Bunu iyi halden sayıp beni serbest bırakırsanız söz veriyorum, umreye de gideceğim, demiş.
BİSMİLLAH DİYEREK BAŞLIYORUM
Hâkim duruşmada hırsıza sormuş:
-Neden hırsızlık yaptın?
-Geçim derdi hâkim bey! Herkes işine nasıl başlarsa ben de “bismillah” dedikten sonra “Allahım zengin üzerindeki hakkımı almakta bana kolaylık sağla” diye dua edip işe başlıyorum.
Hâkim hayretini gizleyememiş:
-Peki, bu duanın sana faydası oluyor mu? Demiş.
Hırsız gülümseyerek cevap vermiş:
-Valla hâkim bey, her gün namazda Allah’a: “Bizi doğru yola götür, sapmışların yoluna değil” diye dua edip sonra her şeyi yapanlara dua ne kadar fayda ediyorsa, bana da o kadar fayda ediyor.
VERİLEN KARARLARA BAKINCA
Mahkemenin birinde bayan avukat duruşmada “hakim bey” yerine yanlışlıkla “hayatım” deyince hâkim kızar:
-Avukat hanım dikkat et, burası meyhane değil, mahkeme!
Avukat bir an durumu farkeder ve cevap verir:
-Valla verilen kararlara bakınca ayık kafayla verilmişe benzemiyor . Ben de bir an için yerimi şaşırdım.
BEN HAKKIMI İSTİYORUM
Asliye Ceza Mahkemesi duruşmasında hâkim sanığın tutuklanmasına karar vermişti.
İzleyicilerden bir kadın feryat etmeye başladı. “Ben hakkımı istiyorum. Böyle adalet olmaz. Ben hakkımı istiyorum. Böyle adalet olmaz.”
Hâkim bir an şaşırdı. Kadına yüksek sesle sordu. “Sen kimsin, ne hakkını istiyorsun?”
Kadın kahredercesine cevap verdi.” Ben Hakkı’nın karısıyım. Tutuklanan Hakkı benim kocam”
TANK VE SİVRİSİNEK
Bir kamu kurumunda memurdu. Amiri ona iyi davranmıyordu. Mobbing uyguluyordu. Memur ne yapsa yaranamıyordu. Hatta bir gün amire saygısızlık nedeniyle savunması istenmişti.
Gece boyu uyuyamadı. Ertesi gün arkadaşlarına anlattı derdini. Sonra bir hemşerisine söyledi. Hemşerisi “Memleketimizin kapı gibi milletvekili var. Git derdini anlat. Bu zamanda herşey siyasetle çözülüyor. Eğer milletvekili bir telefon ederse amire haddini bildirirler” dedi.
Meclise gitti, kimlik tespiti, üst kontrolu derken kapılardan binbir güçlükle geçti. Sekreterlikte bekledikten sonra nihayet odaya girmişti.
Milletvekili ülkeler fethetmiş bir kral gibiydi. Memur mahcup bir şekilde derdini anlattı. Milletvekili umursamaz ve alaycı bir şekilde ‘bu basit mesele için bana gelinir mi’ dercesine gürledi: “Bir sivrisineği ezmek için tank kullanıldığı nerede görülmüştür.”