ALLAH’IM -1-

Sade ve mütevazi tahta kitaplığımda okunmayı bekleyen onlarca kitabın miskin bakışları arasından sıvışıp girdiğim çalışma odamda, sırtımı kitaplığa-yüzümü denize dönerek yazmaya koyuldum. Yazmak amacı dışında bir niyetimin olmadığı bu eylemde, gözetlendiğini bile bile sevgilisinin gözleri önünde aşkı katletmeye çalışan bir sevgilinin yaptığı gibi cahilce ve haince bir tutum içinde olmadığıma avunarak oturdum klavyenin başına. Yeni sevgilim buysa korkacak bir şey yok demek…

Ne garip, odaya, elimde iki belgeyle bir konuyu yazmak amacıyla girmiştim ve daha önce hissetmediğim şekilde suçluluk duygusunu yüklenmem bu ana denk geldi.

Raftaki kitaplar sevgilim, başına geçtiğim bilgisayar metresim oluvermişti hayal dünyamda.

Asıl tedirginliğim, elimdeki materyallerde bahsedilen gerçek tespitlerin ekrandan nasıl görüneceğiydi.

Yazdıklarımı gözetleyen kitaplara, bugün yazacaklarımdan dolayı daha fazla acı çektirmem olasıydı.

Yine de yazdım. Korkmadan, çekinmeden. Fikirlerimle yoğurduğum bir dünya gerçeğine duygusuz cümlelerle değinmeye başladım, bu satırlar o tespitlerin ilk cümlelerinden oluştu…. İlk belge; Kadın yazar, araştırmacı Özlem Kumruları’ın kitabı; “Allahım Yarattın Bari Takip Et”…

İkinci belge; 11 Haziran 2004 tarihli Sabah gazetesinden bir küpür. Bir araştırmanın ayrıntısı; “Kadınları Tavlamanın Bilimsel İncelikleri” …

Önce ilk belgeye değineceğim, daha sonra uzmanlık alanıma giren konuya serbest dalacağım… Bu yazıda bitiremedim tespitlerimi o yüzden devamı gelecek…

Dünya üzerinde yaşayan erkekleri incelemiş! Ve sonuçlarını yazmış sanırsınız bu kitapta ama öyle değil. Konu seks yaşamı olunca bu mahrem konuda ahkam kesmek cesaret gerektirir. Mangal gibi yürek de yetmez irdelemeye. Mevzu derin ama yazarı bayan olan, erkekleri irdeleyen bir kitap ilgimizi çekti ve az önce beni rafta bekleyen kitaplarımı göremeyecek kadar kör etmeye vardı konu.

Tespitlerine bakıyoruz; Dünya üzerindeki toplumlar içinde en yalancı erkekler İtalyan erkekleriymiş. Hangi konuda; Tabi ki kız tavlamak konusunda. (Yorum yok, gözetleniyoruz abi…)

Aslında sormak isterdim nereden biliyorsun diye..Çok mu başına geldi yoksa haber kaynağın kimler?.

Mağdur İtalyan bayanları mı yoksa. Ya asıl Onlar yalan söylüyorsa..Feminist duygularını katarak belki doğru söyleyeni yalancı göstermiş oluyorsun!

Diğer tespit; En seksi erkekler yine İtalyan erkekleri. Tamam da yalancıyla kim birlikte olmak ister. Bu İtalyan kadınları etik-metik dinlemeden abur-cubur mu yaşıyor acaba? Madem dünya, kerametini bırakmış, para ekseni etrafında dönmekteyse, artık seksi olmak kar etmiyor değil mi. İsterse Roma’daki aşıklar çeşmesine bir kamyon madeni para döksün, bahtı ve tahtı olmayana kız yok. Bir tatlı söz de yok, seksi bir bakış da fırlatmak yasak.

Diğer tespit; En cömert erkekler yine İtalyan erkekleri..Yahu arz üzerinde bir tek İtalya’da mı erkek yaşar diye isyan edesi geliyor insanın. Ya bu hanım art niyetli yani İtalyanları kayırıyor (sebebini yazdıklarından anlamak zor) ya da İtalya dışında bir yere gidememiş. Güneşli günlerde İtalya’nın geniş meydanlarında, kapalı havalarda da pizzacılarda volta (ve belki olta) atmış ve yaşadıklarını genellemiş. Üstelik unutmayalım bu hanım Türk ve bir Türk erkeğiyle evlenebilmiş…Adı üstünde sadece tespit. Deneysel olaylarda bir deneyin, başka ortamlarda da aynı sonucu vermesi kuralı var hatırlatırım. Bu hanım sanırım anılarını derlemiş, içini döküyor. Bana göre de İtalyan erkekleri, katı savunmaya dayalı futbollarıyla yaşamı ve futbolu katlediyorlar. Ama bu bir bireysel tespit, bir yargı.

Gençliğini nerede geçirmiş, kimlerle flört etmiş yazabilse bizi bir çok soruyla boğuşmaktan kurtaracaktı ama duygusal davranmamaya dair söz verdiğimden fazla derine girmeden tespitlerine devam ediyorum. Diyor ki bu bayan; “Hiç düzgün bir Türk görmedim!”

Gelin de Reha Muhtar’ı aramayın, gelin de “Şanımız elden gidiyor” deyip sokakları galeyana getirmeyin.
Kuvvet macunları satan dükkanların kapısına bu klişeyi asıp milleti gaza getirmek de mümkün ama sonu nüfus patlamasına gidecek bir eylemi asla tasvip etmem. Sarf edilen cümlenin talihsizce olduğunu kabul edip, kendimi olgunluğa vurmayı seçtim.

Türkiye’de yaşayan, amacı yapıcı araştırmalarla halkı bilgilendirmek olan bir insanın gece yatağına uzandığında rahat uyuyup uyumadığını merak ediyorum.

Karnı şişene kadar yemek yedikten ve geğirip geğirip karnını sıvazladıktan sonra, kıllık olsun diye ev sahibinin “Yemek nasıldı, beğendiniz mi” sorusuna, utanmadan “Yemek iyi güzeldi de tuzu aşırı kaçmıştı” diye cevap veren halk softalarına daldı beynim.

Temkini elden bırakmadan, saygı içinde karşılayıp bu hanımefendiye bilimsel çalışmalarında başarılar diliyoruz.
Aşıklar çeşmelerinde Allah’ından aşk dileyen halkların Allah’ı ile, gönül çeşmelerinin yakınında durup aşka susamış halde gafil gezip;”Allah’ım Yarattın Bari Takip Et” diye serzenişte bulunanların da Allah’ı bir. Şükür ki güzelliği de aklı da ilmi de herkese eşit dağıtmadı. Bunlarda bir sır bir gizem yarattı ki en çok isteyen en çok layık olan bulsun da kullansın diye.

Ne diyelim takdir O’nun.

Arkamda olanları izleyen kitaplarımdan hiçbiri bu kitabı yanlarına almak istemedi. Rafımda yeri olmayanın, yaşamımda da yeri olmaz.

Sonuç; cum-bur-lop …

1146 Toplam Görüntüleme 1 Bugün

Suat ACAR

Mart 1972’de Siirt'te doğdu. İlk-Orta-Lise öğrenimini burada bitirdikten sonra, 1990 yılında Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesini kazandı. Diyarbakır’da pratisyen doktor olarak çalıştıktan sonra Dicle Üniversitesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon A.B.D.’de ihtisasa başladı. 2003 yılında Fizik Tedavi uzmanı doktor olarak mezun oldu. Halen uzman doktor olarak görevini sürdürmektedir.

Bunları da sevebilirsiniz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir