Su içene yılan bile dokunmaz derler. Teröristler için fark etmiyor. Su mu içersin, çorba mı, kurşunu yersin.
Diyarbakır’ın Yenişehir ilçesinde lokanta işleten Recep Ölmez, teröristlerin tehditlerine rağmen polislere çorba veriyormuş.
Tehditlere boyun eğenler ne yapıyorlar bilmiyoruz. Dükkâna girmesini mi engelliyorlar, girip çorba sipariş ederse de çorba vermiyorlar “senin siparişin burada geçmez ey polis” mi diyorlar bilmiyoruz. Zira gazetelerin haberlerine göre; çevresindeki esnaf polislere çekimser davranıyormuş.
Ölmez’in yeğeni Şeyhmus Sanır İzmir Foça’da askerliğini tamamlayıp bir ay önce memleketine dönmüş ve askerden önce olduğu gibi akrabasına ait bu lokantada yeniden çalışmaya başlamış.
Polislerle aynı lokantada çorba içmenin ve garsonluk yapmanın bedeli
12 Eylül 2015 günü teröristler, tehditlerine kulak asmayan lokantada yemek yiyen Diyarbakır Asayiş Şube Müdürlüğü’nde görevli polislerin üzerine ateş açıyor. Saldırıda üç polis yaralanıyor. Lokantada bulunan 66 yaşındaki Osman Saim Çetin ve garson 22 yaşındaki Şeyhmus Sanır vefat ediyorlar.
Sivil ölümler konusunda hassasiyetleri bilinen ve güvenlik güçlerine türlü iftirayla bu hassasiyetlerini gösteren terör işbirlikçilerinden bu iki sivil ölüm hakkında bir söz duydunuz mu? Hayır.
Osman Saim Çetin’in cenazesiyle ilgili bir bilgi bulamadık. Ama 22 yaşındaki Şeyhmus Sanır’ın cenazesinde çekilen fotoğraf sosyal medyada paylaşılmış. 10-15 kişi cenazeyi defnediyor.
Bir de teröristlerin cenaze törenlerine bakalım.
İnsanlıktan nasibi bulunmayan teröristlere ve işbirlikçilerine göre;
Teröristsen sivil masumsun. Elinde silah varsa mazlumsun. Askerle çatışıyorsan kırda çiçek topluyorsun. Polislere saldırıyorsan fırından ekmek alıyorsun. Polislerin de yemek yediği lokantada çorba içiyorsan veya garsonsan ölümü hak ediyorsun demektir.