KENDİNE SARILAN KADINLAR

Kendine sarılan kadınlar!

Kim bu kadınlar?

Niye kendi kendilerine sarılırlar…

kendine_sarilan_kadinlar_02

”Çok ağlayan kadınlar eninde sonunda kendilerine sarılırlar”… Ağlamak ve kendine sarılmak…

Hadi yüz puanlık uzman sorusu size; kadınları kim ağlatır? Erkeklerden gelen cevapları duyar gibiyim; “kadınlar her şeye ağlar”, “kadınlar sulu gözlüdür”… Doğrudur belki… Peki, bir kadını yürekten ağlatmak… Hiç siz yürekten ağlayan bir kadın gördünüz mü?

Aşağıdaki satırlar Aziz Nesin’den… Kelimesine, virgülüne dokunmak içimden gelmedi… O kadar yüreğe dokunan cümlelerle anlatmış ki büyük usta… Yürekten ağlayan kadınlar ile kendine sarılan kadınlar arasındaki ince çizgiyi… Okuduğumda etrafımda kendine sarılmış nice kadın olduğunu fark ettim… Belki ben de öyleyim o yüzden dokundu kelimeler… Yumruk yemek… Yutkunamamak… Nefes alamamak… Ağlamayacağım demek… Ama sular seller gibi ağlayabilmek… Hem de çok ağlamak…

“Bir kadını ağlatmak çok zor değildir aslında. Kadınlar her şeye ağlayabilir; bir filme, bir şarkıya, bir yazıya… En az erkekler kadar yani! Ama bir kadını yürekten ağlatmak zordur. Eğer bir kadın yürekten ağlıyorsa, ağlatan onun yüreğine ulaşmış demektir. Ama o yüreğin değerini bilememiş olacak ki ağlatan, gözünü bile kırpmadan teker teker batırır iğnelerini yüreğe! İşte o zaman koca bir yumruk gelir oturur boğazına kadının. Yutkunamaz, nefes alamaz; çünkü o koca yumruk canını çok acıtır. Gözleri buğulanır kadının sonra. Ağlamayacağım, der içinden. Ama engel olamaz işte. Çünkü yüreğine ulaşmıştır birileri ve iğneler saplamaktadır… Bu acıya ne kadar karşı koyabilir ki bir kadın. İnce ince süzülür yaşlar gözünden; önce birkaç damla, sonra bir yağmur seli…

Ve kadın ağlar; hem de çok! Sanmayın ki gidene ağlar kadın! Gidenin giderken koparttığı yerdir onu ağlatan, orada bıraktığı yaradır. O yaranın hiç kapanmayacağını, kapansa bile izinin kalacağını bilir kadın; o yüzden ağlar.

Ama bilir misiniz, ağlamak kadınları olgunlaştırır. Her damla, daha çok kadın yapar kadınları. Her damla bir derstir çünkü. Bazen kadınlar ağladığında çoğu insan, ağlama niye ağlıyorsun ki, değmez onun için derler. Bilmediklerindendir böyle demeleri. Çünkü yürekleri acıyan kadınlar ağlamazlarsa, ölürler. İçlerindeki zehirdir onları öldüren! Ağlayarak o zehirden kurtulur kadınlar, o irini temizlerler yaralarındaki! Çünkü bilirler, o irin temizlenmezse iltihaba dönüşür yaraları. Dönüşmemesi lazımdır oysa. O yüzden de bolca ağlarlar.

kendine_sarilan_kadinlar_03

Zaman geçer sonra. Kadınlar kendilerine sarılmayı öğrenirler. Umarım öğrenirler, yoksa ruhlar sapkın yollara çarpar kendini. Sapan ruhların doğru yolu bulması da yeni acılar demektir. Bunu bilir kadınlar, o yüzden eninde sonunda öğrenirler kendilerine sarılmayı… Çok ağlayan kadınlar, birçok şeyden vazgeçen kadınlardır aslında. Her damla olgunlaştırır kadınları evet ama olgunlaştıkça o safça inandıkları aşk gerçeği onların gözünde küçülür. Küçüldükçe değerini yitirir ve işte o zaman kendilerine sarılıp, yeni bir kadın yaratırlar kendilerinden. Güçlü, yenilmez, mağrur ve aşka inanmayan… İnsanlar soruyorlar çoğu zaman neden bu kadar çok bekâr kadın var diye; hepsi kariyer derdinde olan. Çünkü inançlarını yitirdi o kadınlar. Zamanında yüreklerine o kadar çok iğne saplandı ki, o kadar çok ağladılar ki! Artık kendilerinden başka bir doğru olmadığına inanıyorlar, o yüzden kendilerine sarılıyorlar. Çünkü biliyorlar ki sarıldıkları adamlar onları hak etmedi; hem de hiçbir zaman! Hep bir çıkarları oldu sarıldıkları adamların. Eeee o zaman niye sarılsınlar ki! Niye sarılalım ki! Etrafınızda yürekten ağlayan bir kadın varsa bilin ki olgunlaşıyordur. Bilin ki, gerçekleri kabul etmeye başlamıştır. Bilin ki, artık aşkın olmadığına inanmıştır. Bilin ki, sarılacak tek bir doğrusu kalmıştır. O da kim, ne diye sormayın artık. Çok ağlayan kadınlar, eninde sonunda kendilerine sarılırlar çünkü…”

Evet, büyük ustanın sözcüklerinin üzerine ne konabilir ki…

Ama bir tek şeyi sorguluyorum şimdi… Kendine sarılan, kendinden başka doğru olmadığına inanan, güçlü, mağrur ve aşka inanmayan kadınları erkekler yarattı… Peki, o erkekleri kim yarattı?

Kimin eseri onlar!

”Erkekler ağlamaz”, “Erkek güçlüdür” söylemleriyle kim büyütür oğullarını!

“Erkekler ağlamaz, sil gözyaşını” diyen şarkıları kimler söyler!

Kim küçümseyerek bakar ağlayabilen adamlara!

Kim ne olursa olsun hep erkeği güçlü, her şeyi halledebilen olarak görmek ister!

Kim onlar!

Peki, sadece kendine sarılan kadınlar mı var! Ya kendine sarılan erkekler! Güçlü, mağrur ve aşka inanmayan ıssız erkekler! Onlar kimin eseri?

Şöyle bir bakın etrafınıza… Kendine sarılan kadınlar mı daha çok? Yoksa kendine sarılan erkekler mi?

Daha çok kadınlar değil mi!

Aslında işi rakamlara vurmanın da, kimin çok olduğunu tartışmanın da bir önemi yok…

Garip bir denklem bu…

Biraz üzerine beynimizi, yüreğimizi yorup bu denklemi çözemez miyiz sizce? Bir yerlerden başlamak gerekmez mi?

Ben kimse kendi kendine sarılmak zorunda kalmasın istiyorum… Kendine sarılan kadınlar da istemiyorum kendine sarılan erkekler de…

Ağlayabilen erkekler, ağlayabilen kadınlar olsun! Böyle bir istek mi olur, çelişme kendinle demeyin lütfen! Bana göre ağlayabilmek yüreğin çalıştığının göstergesi çünkü…

Ama ağladığında bir kadın, ağladığında bir erkek… O yüreği yıkayan, gözlerden süzülen yaşlara sevgiyle dokunan bir kadın, bir erkek olsun yanında…

Yapayalnız, umutsuz, inancını yitirmiş, yüreği kanayarak, çaresizlik içinde çok ağlayan kadınlar, çok ağlayan erkekler olmasın! Hiçbir kadın, hiçbir erkek, hatta düşmanım bile bu durumda kalmasın!

Yürekler nasırlaşmasın! Duyarsız kadınlar, duyarsız erkekler etrafta cirit atmasın!

Lütfen tanrım! Kadınlar, erkekler çok ağlamasın! Ağlarlarsa da hep yanlarında sarılabilecekleri, güç alabilecekleri sevdikleri olsun!

Kadınlar ve erkekler, birbirine olan, aşka olan inancını yitirmesin!

Birbirine sevgiyle bakan, birbirine sevgiyle dokunan, “…sana değdiğinden beri ellerim, bütün kış dallarında tomurcuklar var” diyebilen sevdaları, aşkları görmek istiyorum ben…

İlişkilerde güçlükler, engeller ortaya çıktığında kaybolan erkekler, kadınlar istemiyorum!

Sevdası için mücadele eden kadınlar, erkekler istiyorum.

Kendi kendilerine değil, birbirine sarılmış, güçlü, mağrur ama aşka, sevgiye inanan kadınlar, erkekler istiyorum…

Çok şey mi istiyorum acaba?

4200 Toplam Görüntüleme 1 Bugün

Nesrin SEVİMLİ

1968 tarihinde Isparta’da doğdu. 1989 yılında Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümünden mezun oldu. Basın ve Halkla İlişkiler Danışmanı olarak kamu ve özel sektörde deneyim kazandı. Halen “Sektörel Stratejik İletişim Danışmanlığı” yapan NeSS İletişim'in Genel Koordinatörü. “Canının istediği gibi” yazmayı seviyor ve keyif alacağınızı umuyor…

Bunları da sevebilirsiniz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir