.
“Bu dünyanın devranına
Aldanma gönül aldanma” (Cafer Baba)
“Önceden söylenmemiş söz yoktur” diyor MÖ 100’lü yıllarda yaşamış olan meşhur Romalı hatip Cicero: Özellikle de insanı, insanlığı anlatan tüm mevzularda… Yoksa Helen, Roma dönemi yazılanlar, Hindu, Budist metinleri, tıp, edebiyat, hukuk düsturları, kutsal kitaplar, onların tefsir ve şerhleri çoktan gündemimizden çıkmış olurlardı.
Geçenlerde kapı komşum Nurettin Bey: “Abi, her gelen gün gideni aratıyor; insanlar çok fena olmuşlar, dünyanın çivisi çıkmış, yaşanacak yanı kalmamış. Ben bu dünyaya göre değilim” dedi. Ben de, “dünyanın naturası böyle, insanlık var olduğu müddetçe iyilik-kötülük, iyiler-kötüler hep vardı, mücadeleleri de…
Eski bir usta diyor ki “bütün iyiler birleşseler kötülüğü yok edemeyecekler, bütün kötüler de birleşseler iyiliği yok edemeyecekler.” İnsanoğlunun bu amansız sınavı kıyamete değin sürecek mecburen.
İşte bu bizim hikâyemiz
Öyle saf öyle temiz
Kenetlenmiş ayrılamaz
Kalbimizde ellerimiz (Coşkun Sabah)
Bu minvalde geçmişe doğru bir tahayyül ederken babamız Âdem (A.S.)’e rastladım. Malumunuz, kendisinden Havva anamız yaratıldı. Yaratılış ve cennetten çıkarılmaları bahsi diğer… Onların aşkı ilk ve büyük aşk olarak günümüzde bile anlatılır, özenilir, imrenilir.
Âdem atamız cennetten indiği Hindistan havalisinden yola çıktı… Havva ebemiz de Cidde (Ebenin Yeri)’den… Ve Cebeli Rahme’de (Rahmet Tepesi’nde) buluştu bu büyük âşıklar.
Çok iyi anlaşıyorlardı… Gerekirse bir elmayı pay edip yiyor, bir koyun kürkünü mesken ediniyorlardı. Şu koca dünyayı dünya tatlısı, şirin yavrularıyla süsleyecek, imar ve abat edeceklerdi. İşte o vakit var güçleriyle önce birbirlerine sonra da işe güce sarıldılar.
Az gittiler, çok gittiler… İlk insan cemiyeti oluştuğunda 100-150 kişiydiler ama sorunları sanki şimdinin 8 milyarının neredeyse aynısıydı: Haksızlıklar, çekememezlikler, hile-hurda…
Ve Kabil, Habil’i öldürerek son noktayı koyduğunda ebeveynler sonsuz keder ve elemlere düşmüşlerdi haliyle.
Babaların babası Âdem (A.S) bir gün Havva anamızı alıyor yamacına; “Aşkım!” diyor… “Her gelen gün gideni aratıyor. Şeytan şaha kalkmış. İnsanlar çok fena olmuşlar. Dünyanın çivisi çıkmış, bize göre değil burası.”
Kaleminize saglik
Sade ve güzel özetlemişsiniz Ali bey
Eline ,fikrine ,düşüncene sağlık sayın valim aynen öyle insanlar çok sahte yüzlü olmuş ala vere dala vere ,dedi kodu peşinde malesef iyi ınsanlarda bunların sayesinde zar zor yaşıyor teşekkür ederim bilgi ve düşüncelerin için sevgi ve saygılar sunuyorum.
Bütün mesele hangi tarafta durdugumuz. Söndürmeyeceğimizi bilsek bile karınca misali bir damla da olsa su tasiyanilmek.
Sayın Valim. Selam ve saygılar. Çok güzel ifade-i meram. Allah’ım razı olsun. Bu aslında “sünnetullah” tabir edilen bir kanun-i İlâhi… “Allah sizi yarattı. Sizden mümin olan da var kadir olan da. Allah yaptiklariniz görmektedir.” Teğabun süresi ayet 2. Ayeti ve daha bir çok ayet bu ilahi kanunu anlatmaktadır. Hatta Kur’an sıra ile bir müminlerin bir de kafirlerin ahvalini de ayrıca anlatmaktadır.
Kıymetli abim,
Her zamanki gibi kaleminiz akıl ve fikir mürekkebiyle zihinleri açan, fikirleri geliştiren kelimeler silsilesiyle duygularımıza tercüman oluyor.
Sayın valim yine her zaman olduğu gibi hayatın tam Merkezine nokta koymuşsunuz. Gerçekten her devirdeki insanlar hep geçmişi özlüyor. Yaşadığımız devirleri hayatın en zor devirleri olarak görüyoruz. Zannediyorum insan yaşlandıkça meseleleri daha çok dert ediniyoruz. Sorumluluğumuz daha çok bizi ezmeye başlıyor. Ama çok güzel bir yazı olmuş. İstifade ettim
Okuyup / Kritik edenlere Teşekkürler.