Geçen haftaki dağ raporumuzun hitamında gelecek hafta önceliğinin sıcak denizler olacağını söylemiştim. Bu grubun bir özelliğinin de denizleri ve diplerini de ihmal etmediği yolundaydı. Bu yaklaşım Kurallar Koyucu Koca Reis Selehattin ERKAN anayasası 17.maddeyle çelişse de. Bu maddeye göre bir dağcı anca dağdaki sulara girebilir. Ama sıcak sular civarına inmişse veya ta Almanyalara gitmişse bu kural sakıt olur herhalde.
Neticede bu proce gerçekleşti. Sevgili Kardeşim Engin Durmaz telefon edipte kaç rakımdasınız diye sorduğunda bende eksideyiz dedim. Böylece Toros Aslanları Deniz Aslanlığına tenzil etmiş oldular. Hani “gah çıkarım gök yüzüne / gah inerim yer yüzüne” hesabı.
Efendim bu Adana’nın Karataş ilçesi Çakma Maveraünnehirdir. Bunun batısından Seyhun ( çakma adı Seyhan) doğusundan Ceyhun ( çakma adı Ceyhan) nehirleri akar. Doğrusu bu ikisinin arası da Türkiye’nin en mümbit topraklarıdır; Bir Adam diksen yetişmez ondan gayrı ne diksen fışkırır. Kıyıları da Akdeniz’in en güzel sularının bulunduğu plajlar, koylar, limanlardır.
Bu güzellikler deryasından biraz da bizler nasiplenelim diye 12 Nisan sabahı Seyhun nehri doğusundan denizi takiben Ceyhun nehri istikametine yola koyulduk. Dünyanın en pahalı tartar pistlerine fark atacak elastikiyetteki kıyı şeridini izleyerek 14 km.lik bir yürüyüş icra edildi. Kıyı şeridi görülesi (ve görmeden geçilesileri bizde görmedik)bir çok harikalıklara sahipti. Denize bazı şaşkınlar ve yakıtı çekmiş ecnebilerden gayrı pek akil Ademoğlu girmiyor idi. Çünkü Türk töresine göre denize Karpuz kabuğu henüz düşmemişti. Biz tabi Adana karpuzundan bahsediyoruz New Zealand karpuzundan değil.
Her şeye rağmen iyice ısınan vücutlarımızı engin denizin serin sularına bırakıverdik. Aman Ya Rabbi, o ne müthiş keyf ona mükemmel lezzet – sana şükürler olsun binlerce- bu güzellikleri bize yaşattın!
Fotoğraflar
