HUKUK ÜZERİNE AFORİZMALAR

Hukuk denince aklıma güneşli bir bahçede çiçekleri sulayan bir güzel gelir. Diyeceksiniz ki ne alakası var. Bu ülkede ikisini de hayal etmek güzel şey!

Hukuk denince aklıma, aynanın karşısında ağlayan bir güzel gelir. Çünkü ikisinin de trajedisi çok acıdır.

Bir tilki adaletten bahsediyorsa, tavuklar buna asla inanmamalı.

Birileri sürekli adalet, barış, özgürlük diyorsa kulağınızı değil, gözünüzü kullanın.

Adam kayırmanın olduğu yerde sadece adamı olmayanlar adaletsizlikten yakınır.
.
Adalet bazen korkunçtur. Özellikle zulümlere makyaj olarak kullanıldığında.

Adalete boyun eğmek erdemdir. Ama koyunlar gibi değil. Adaleti bilmek ve istemek gerekir.

Doğruyu söyleyenlerin zarar gördüğü yerde yalancılık hükümran olur.

Terazinin boş kefesi yukarda durur. Yukarda duranlara bakıp şaşmamak gerek.

Toplum toparlanamıyorsa, şiddetli sevgisizliktendir.

Hakkı bulmak için değil haklı çıkmak için konuşuyorsak, konuşa konuşa anlaşamayız.

Boynunuzu ne kadar eğdirirseniz sırtınıza o kadar rahat binerler.

Adaletin terazisine hile katmayın gün olur sizin hakkınızı da aynı teraziyle tartarlar

Bir kanun ayaküstü hazırlanmışsa ayakaltı kalmaya mahkumdur.

Kamu vicdanım rahatlatmayan adalet, sadece zalimler ve mazlumlar doğusun

Hapishane içinde yasa dışı eğitim yapılıyor. Hapishane dışında çağ dışı eğitim yapılıyor. Adalet sıkıntımız eğitimsizlikten ziyade eğitimde yatıyor.

Kavgalı yaşamayı hayat tarzı haline getiren toplumun adaletin yetersizliğinden yakınmaya hakkı yoktur.

Adalet gökten zembille inmez. Herkesin üzerine düşen bedeli ödemesi gerekir.

Adalete meydan okunmaz”. Ama partizanca kadrolaşma ile adaletin canına okunabilir.

Cezasız cürümün sahibi çok olur (Türk Atasözü). Bunun bir önemi yok. Bir de televizyona çıkıp kahraman rolü oynama-salar zorumuza gitmeyecek.

Adaleti bozmak istiyorsanız, içine biraz siyaset virüsü zer-kedin.Anında kokuşmaya başlayacaktır.

“Adaletsizliği adaletle yıkmak lazımdır” diyor M.Gandhi. Bizde adaletsizlik o kadar yayılmıştır ki, adaletsizliği yıksak bile enkaz kaldırma çalışmaları en az bir asır sürer.’

“Adalet mülkün temelidir”. Fakat bu temel Karadeniz’li Temel gibidir. Onun için adaletimiz komikliklerle doludur.

Bir haksızlığı görüp müdahale etmiyorsanız, haksızlığa önce müdahil sonra da muhatap olursunuz.

Eğer gülemiyorsan, ensen ve kesen kalın olmuş neye yarar.

Bugün kendinize bir iyilik yapın, gülümseyin. Ama bunu bir insana karşı yapın ki boşa gitmesin.

Mağrur insanları mizahla tedavi edin. Gururları kırılmasın, neşeye boğulsun.

Bizim insanımızın “Berlin’de hakimler vardır” deme şansı yok. Onun için her halükarda ülkemizde adaleti tesis etmemiz gerekir.

Bir ülkede adalet bozulmuşsa herkes risk altındadır.

Bir Afrika atasözü “Dünya bize atalarımızdan miras kalmadı; çocuklarımız tarafından ödünç verildi”. Önemli olan insanlarda miras yedilikle, emanete hıyanetin olmamasıdır. Yoksa ne fark eder ha miras kalmış ha ödünç almışsın.

Demokrasi sandığa atılan oyların niteliğine bağlıdır. Yoksa sandık çöp sepetine döner. Bu durum yerli yersiz öten çöplük horozlarını doğurur.

Hepimiz din kardeşiyiz. Ama seçim meydanlarında atar tutarız.

Kendi aklına değil de siyasetçinin sazına göre oynayan seçmen sonunda fena halde oynar.

Üstüne karşı kuyruk sallayan, altına karşı ise havlayanlar çok tehlikelidir. Çünkü düzenin bozuk olduğu dönemlerde bu tavır aynı zamanda bir yükselme yöntemidir.

İşimize geldiği zaman adaleti savunabiliriz. Ama bizi erdemli kılan işimize gelmediği zamanda adaleti savunabilmektedir.

Eğer boğazınıza süngü dayanmışsa bağırmanız tehlikeli olabilir. Burada sesinizi değil beyninizi kullanmanız gerekir.

Samimiyetten hepimiz hoşlanırız. Ancak siyasetçiler o kadar sahtesini ortaya sürdüler ki, orijinalini unuttuk.

Kendini olduğundan fazla gösterenler, kendi gerçeğini görecek kadar güçlü, gösterecek kadar dürüst değildir.

Siyasetçiler sulandırıyor, askerler katılaştırıyor. Bu demokrasiyi ne zaman normal kıvamında tadacağız?

Adalet herkese lazımdır. Ama güçlüler bunu geç idrak ederler.

Eğer bir ülkede aydınların yolu hep hapishaneden geçiyorsa, aydınların ilk işi adaletin terazisini düzeltmek olmalıdır.

Yanlış hedefte yol almaktansa kavşakta dolaşmak daha iyidir. Çünkü doğru hedefi yakalama şansı daha yüksektir.

Adalet Tanrıçasının bir elinden teraziyi alışanız diğer elindeki kılıç halkın üstünde Demokles’in kılıcı gibi olur.

Eğer hiç kimseye anlatamıyorsanız, kralın çıplak olduğunu bilmenizin bir önemi yoktur.

Kafamızın içindeki dünya ile ayağımızın altındaki dünya aynı seyirde gitmez. Kafamızdaki dünya ayağımızın altındaki dünyaya göre hep havada kalır.

Sebebi bırakıp sonucu yargılamak bir çeşit akıl maluliyetidir.

Tarihsel romantizmle devlet yönetmeye kalkmak sadece bize has bir anakronizmdir.

Yargıya önyargı yakışmaz.

Yargısız infazın olduğu yerde yargıdan söz edilemez.

Bürokraside bazıları harıl hani bazıları horul horul çalışır. Şu var ki, horul horul çalışanlar hiç hata yapmaz.

Doğruları sadece delilerin söylediği bir toplumda akıl lüzumsuz bir aksesuardır.

Bir köpeğe niçin ısırdığı sorulmaz. Onun her zaman haklı bir gerekçesi vardır.

Dünya barışından bahseden kişi önce arkadaşına tebessüm etmeyi öğrenmelidir.

Yargı bağımsızlığı konusunda medyayı hizaya çekecek kişinin medya tarafından hizaya çekilmemiş olması gerekir. Zira “Öküz öküzün boynuzunda çamur görmezse korkmaz” demiş atalarımız.

Hukuka uygun davranmak kişinin erdemli olduğunu göstermez. Ama her erdemli kişi hukuka uygun davranır.

Bizde güçlü tek parti iktidarı totaliter, rejime, koalisyon iktidarı ise istikrarsızlığa ve yönetimde zafiyete yol açıyor, anlaşılan demokrasi kültürünün yerleşmesi için önümüzde uzun bir yol var.

İçtenliğin bozulduğu toplumda yaşamak zordur. Eğer toplumdan tecrit olup münzevi yaşamak isterseniz cepheden

kaçmış gibi olursunuz. Topluma girdiğinizde ise cephenizin yerini ve yönünü tayin edemezsiniz.

Bir toplumda suç oranının yükselmesi korkutucu bir gelişmedir. Ama bundan daha korkutucu olan suçun toplumca kanıksanmış olmasıdır.

Hem kapitalist değerlere sımsıkı sarılan hem de erdemli bir toplum özlemi içinde olanların öncelikle mantık maluliyetinden kurulmaları gerekir.

Her yerde ve her zaman burnunuz kötü koku alıyorsa burnunuzun tedaviye ihtiyacı var demektir.

Bir ülkede suçlular cezalandırılmıyorsa o ülkede yönetim ve mahkemeler suç işliyor demektir.

Avukatlar hiçbir zaman gerçek yalancı olmazlar. Çünkü yalan söyleseler bile bunu asaleten değil, vekaleten yaparlar.

Hakimle müvekkil arasında yer alan avukat, her iki taraftan farklı görünür. O ise göründüğü gibi olmayan gerçek bir doğru üzerinde yürür.

Avukatlar hukuki bilgisini hizmete sunarak para kazanır. Ancak soyut algısı gelişmemiş kişiler onu bedavadan para alıyor sanır.

Müvekkil avukatın davayı uzattığını sanır. Bilse ki, mahkeme kararı avukatın cebinden değil, hakimin kafasından çıkıyor.

Avukata güvensizlik müvekkilin kendi haklılığına güven-memesinin dışavurumudur.

“…Avukatlar köle kullanmadılar”. Efendileri de olmadı…” cana siner bir kanunları da…

Avukat hakkın tecelli etmesine yardım eden kişidir. Ancak ‘Hak değirmende olur” diyen bir toplumda bu söz bir duvar yazısı gibidir.

Avukatın bizim için yaptığı savunmayı mubah, aynı tarzda başkaları için yaptığı savunmasını günah olarak görüyorsak, değişmesi gereken şey avukattan ziyade bakış açımızdır.

Siyaset avukatın reklam tabelasıdır. Avukatlık siyasetin hukuk kapısıdır.

Bürokrasi ile çöplük birbirine çok benzer. Aradaki tek fark çöplük kokuşarak patlar, bürokrasi de kokuşma kroniktir patlamaz.

Ağzına fermuar çekilen, memurun konuşması önlenebilir ama nefesinin kokması önlenemez.

Bürokraside “daire” sözü boşuna kullanılmıyor, yuvarlaklığı ve dönmeyi çağrıştırması bakımından manidardır.

Siyasetçinin dümen suyunda giden bürokrat her türlü dümeni çevirebilir, çeviremezse gemisini yürütemez karaya oturur.

Bürokrasi, kişileri standartlaştırır ve sıradanlaştırır. Bu bağlamda memurun idealisti olmaz. Eğer oluyorsa o kişi aptallığının farkına varmamış demektir.

Bürokraside yağcılık yukardan aşağı ve aşağıdan yukarıdır. Amirin memura yağcılığı işi üstüne yıkmak içindir. Memurun amire yağcılığı işi üstünden atmak içindir.

“Kol kırılır yen içinde kalır” diye diye hep kolu kanadı kırık yaşamaya alışmışız. Artık yenimizi açalım, acımızı da hay-

kıralım. Kırıklarımızı gizleyerek sorunu çözmüyoruz, besliyoruz.

Suçlu bir sosyal hastadır. Bu nedenle ancak temiz bir toplumda bunlar seyrek görülür.

Suçu geriye sardırın, toplumu onu nasıl oluşturduğunu göreceksiniz. Ama çok kolay ve rahat olduğu için suçluyu görmeye daha yatkınız.

Eğer kişiler bir toplumda işlenen suçlar nedeniyle otokritik yapıp kendi hisselerini tartmıyorsa bir gün o suçların muhatabı olmaktan kendilerini kurtaramayacaklardır.

Suçlu sosyal uyumsuzluk gösteren kişidir. Ama siz dokuyu oluşturan değerleri sabıkalı hale getirirseniz kendi canavarınızı kendiniz üretirsiniz. O zaman ortada artık kişiler değil vahşiler vardır.

Suçluyu yargılamak kolay. Suçluluğu yargılamak ise zordur. Çünkü o zaman karşınıza koca bir toplum çıkar.

Boğanın önünde isen kork, eşeğin arkasında isen kork, derin devletin neresinde isen kork (Tornistan Rus Atasözü)

Hukuk devletinde isen korkma (Görülen lüzum üzerine Türk Atasözü).

Herkes rafine bir toplum istiyor ama hiç kimse filtre edilmeye yanaşmıyor.

Temiz toplum istiyoruz diye bağıranların eline bir ayna verin bağırmaları anlamsız kalmasın.

Gelin elimizi vicdanımıza koyalım. Elimiz kirleniyorsa önce vicdanımızı temizleyelim.

Temiz toplumun oluşması insanı sevmekle başlar. Bunun için yirmilik yaş dişini gösterecek kadar bağırmaya gerek yok

1708 Toplam Görüntüleme 1 Bugün

Durdu GÜNEŞ

1962 Kahramanmaraş Elbistan doğumlu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. Kamuda sırasıyla Çevre Sağlığı Teknisyenliği, Ruhsat İşleri Şefliği, Sosyal bilgiler Öğretmenliği, Avukatlık, Hukuk Müşavirliği, I. Hukuk Müşavirliği, Genel Müdür yardımcılığı görevlerinde bulundu. Türk Hukuk Dergisi Genel Yayın Kurulu Başkanlığı, İdarecinin Sesi ile Hukuk ve Demokrasi Dergisi yayın kurulu üyeliği yaptı. Kişisel gelişim ve mizah ağırlıklı kitapları bulunmaktadır. Yazıları ve şiirleri çeşitli dergilerde yayınlanmaktadır.

Bunları da sevebilirsiniz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir